Anam
(Anamın ölümünün 3. yıl dönümü anısına)
(Anamın ölümünün 3. yıl dönümü anısına) “Bir şubat daha geçmeden Vakitli gitsem… Şubat geçerse Bir sene daha çekerim Kahrını dünyanın Ölemem,” derdin. Hep Şubatları beklerdin. Nihayet 2015’in 1 Şubat günü Muradına erdin. 97 yıllık savaşına son verip Ebedi istirahatgahına çekildin. Bilirim çok severdin toprağı 95 yaşında bile Aşık toprağa ve bitkilere Uzman bir çiftçiydin. Ama yine de yıllardır Ebedi toprağının Özlemi içindeydin. *** Sen gittikten sonra Bir daha ziyaret edemedim evini… Çünkü evine varsam Bulamasam Yıkılacak dünyam Ve anlayacağım seni Ebediyen kaybettiğimi. Oysa şimdi evinde Sabah erkenden kalkmış Sobanı yakmış Abdestini almış da sanki Namazını kılarken Hayal ediyorum seni. Sonra da yazmışsın Sofraltını halının üstüne Sarıp kuzinede ısıttığın ekmeğe Saksıda yetiştirdiğin yeşillikleri Duvarlara, tavanlara bakarak Dalmışsın düşünce okyanuslarına Yapıyorsun 97 yılın muhasebesini. Oradasın biliyorum… Çıkagelsem şimdi Sanki tutacaksın elimi Ve diyeceksin ki “Aa, sen mi geldin Nazmi?” Tut ki ne kış, ne bahar Ne soğuk, ne soba var… Çarkı kırılmış zamanın Kalmış bir temmuz ortasında. Çıkagelmişim cazıl ısıcak Bir öğle sonrasına… Bağırıyorum kapında “Ana, ana, ana…” Ses çıkmayınca Anlıyorum ki Gitmişsin yine komşuya. Evin arkasına dolaşınca Görüyorum ki Anam kuyunun başında Uzayan asma dalını Ağdırıyor çırtlığa Sohbeti koyulaştırmış komşularıyla. “Sizin arpanız fazla geldi galiba Aldınız başınızı gidiyorsunuz” diye Çıkışıyordu patlıcanlara. Patlıcanlar o sıcakta Yemyeşil, dipdiri Duman gibi çiçek Ama yok meyvesi. Anam diyor ki “Fazla geldi bunların gübresi Bak yukarda ki karığa Patlıcan yüklü her biri.” Patlıcan karığının sonunda Yine azgın bir keleğin kolları Uzanırken, susuz kalmış Bir karpuzun kollarına Anam “Su bunlara zor yetiyor Nereden su bulayım sana? Al bununla idare et, “ diye Bir tas su döküyor karpuza Geldiğimi fark etmedi hala. Ana ne yapıyorsun diyorum Bu sıcakta? “Aa, sen mi geldin? Yukarda canım sıkıldı da Bir merhaba diye geldim koşuya Bak bu domates diyor ki Bir illet musallat oldu yapraklarıma Beni hemencecik ilaçla” Peki ana, diyorum Bamyalar ne söyler acaba Köklerini saran turplara? Besinime ortak oluyorsun diye Başlamaz mı bir çekişme aralarında? Sonra sarıçiçekler, horoz ibikleri Süsenler ve sümbülleri Dağıtmışsın oraya, buraya Çıkmaz mı aralarında bir kavga? A benim akılsız oğlum Sen onları insan mı sandın? Bu kadar konu komşu varken Ben neden bu bahçeyi komşulandım? Kardeş kardeş geçinir benim Patlıcanlarım, biberlerim Bamyalarım, turplarım. Bak birbirine karışmış kolları Acurlarla salatalıkların Bir kolu da çıkmış başına mısırların. Kardeşçe paylaşırlar Havayı, suyu, toprağı Dertlerini bana dökerler Ben eksiklerini tamamlarım. Ah oğul Bahçe emek, emek, ekmek… Ama her şeyin başı sevmek Ve her işi güzel eylemek. Sevgi fasulyenin mısıra sarılışıdır Bahçenin güzelliğidir çiçek. Daha fazla ürün için Olur mu, bunlardan vazgeçmek. Ana diyorum Dağları indirmişsin bahçene Adaçayı, çalba ve kekik Kızılcık, salep, menekşe Komşu yapmışsın dağları kendine Görüyorum ki Hepsi de pürneşe Ve çok mutlusunuz birlikte. Ah Nazmiiiiii! Dağlara çıkamaz oldum gayri. Baktım ki Artık dağlar dost değil bana Dedim ki Dağları bahçeme getireyim bari. Ah Nazmiiii! Yaş doksan beş gayri. Artık benim dağlarım bu bahçe Sevgim açılır çiçeklerinde Yaşama sevincim, umudum, geleceğim Sebzelerinde meyvelerinde Ve onların dost sohbetlerinde. Ana diyorum İyi bakmışsın komşularına Biberler duman gibi çiçek Fasulyeler sarılmış mısırlara Fesleğenler karıkların başında Cevizin altındaki nanelerin Kokusuna karışmakta. “Onlar anlaşırlar Sen haydi biraz sebze topla Götür çoluk çocuğa. Ben ikindiyi kılıvereyim şuracıkta. Sonra da eve çıkar Yemek yer, çay içeriz balkonda. Haşhaş, nohut da al Bulguru, cevizi unutma. Ah, anam Daha dün gibi aramızda Sevgi soluklu, şiir tadında Bu konuşmalarımız hafızamda. Nasıl kabul edebilirim ölümünü Bunlar dipdiri Ve tazecik dururken Anılarımda Oysa geçen sene İki Şubatta Ellerimle koymuştum kabire Ama inanmadım yine de İnanamıyorum öldüğüne. Meğer hiç ölmezmiş analar Evlatlarının kalbinde. 01 Şubat 2016 Antalya |