günaydın aşkuyan, akşamdan kalmalığım, sızısında sıza kalmışlığım uyan, anasonunda şişe dibi yalnızlığım tablasına izmarit ekmişliğim inan, ne kaydırılacak yıldız, ne de parlatılacak düş kalmadı bende… başım, gürültüsünde gök aklım, hercai bulut çaktıkça ışığın siluetime yağdı yağacak gözlerim boy verdikçe şafağa bir gün daha sensiz bir sabah daha nedensiz doğmamalı oysa sabah, gözlerine usulca uyanıp “günaydın aşk” diyebilmek olmalı ışığına gün, güne ışığın ile dolmalı nefesinde imbat, fincanında köpük , telvesinde deniz, falında da akıntı olup yalnız sana varmak olmalı bir pazar kahvaltısı edasında sınırsız tembel ve yatak olmalı sabah şımarıklıkla dolmalı açık büfe mimikler mis gibi çıtırında gevrek kokmalı yumurtasının sarısında boyoz, karıştıkça başı dönen çayında şeker olmalı sayfalarca soyunmalı sanat gazetelerde kırk dört mevsim şarkı olmalı adının değdiği her güfte ahh be gülüm… olacaksa varlığın gibi sonsuz olmalı aşk . … . uyanmaya değer değilse hayat güneşiniz ay olmalı içinde aşk olmayan bir düşte hayat bile durmalı ve uyanmamalı… ilhanaşıcıocakikibinonsekiz |