AĞRI’NIN ZİRVESİ
AĞRI’NIN ZİRVESİ
Ağrı dağının zirvesindeydim, Sırtımı yaslayacağım bir ağaç bile yoktu. Her zaman olduğu gibi yapayalnızdım, Kimsesizliğime sımsıkı sarınmıştım, Üşüyordum, titriyordum. Bütün gece efsanelerle yunmuştu zihnim… Geçmişin kalıntılarına takılmıştım, Nuh’un gemisini ararken Eskimiş kederler buldum karların içinde Almadım, bende yeterince vardı zaten… Bir kartal yuvası vardı sadece Buzlaşmış birkaç yumurtasıyla Dökülmüştü kapkara telekleri, Sancılı beyazlık hâkimdi göz alabildiğince Düşlerim el gibi olmuştu bana... Ağrı’nın doruğundan şaşkınlıkla seyrederken Gergef işleyen kızın gelinliği, Düş kuran delikanlının hayalleri, Pamuk ninenin ipek saçları, Dedenin aksakalı, Daima yeşil olan umutlar, Yağmur yüklü bulutlar, Demirci Hüso ve kır at, Zindancı Memo, Ahmet ile Gülbahar Beyazlığın içinde bir an görünüp kayboldu. Ağrı dağının zirvesindeydim, Nuh’un gemisini ararken Kederler buldum, Ellerimi ve dilimi yakan! Almadım, bende yeterince vardı zaten… Gittikçe yabancılaşan düşlerimi de Ağrı’nın zirvesinden usulca yuvarlayıp Eteğine yolladım da başım göğe mi erdi sanki! Harika Ufuk |