Siyah Beyaz Adam
Bilmezdi oysa fakir yüreğim aşkın yangınından cıkan sıçaklığı.
Bilmezdi ellerim dokunmayı , bilmezdi gözlerim bakmayı. Aşkın trenine bir yolcu olarak binmeye davet edildiğim gün unutulurmu ? Oysa okadar haberim yokmuş ki o ilk günün günlerce kalbimin yanmasına sebep olaçağını. Okadar haberim yokmuş ki davetsiz misafirimin kapımı çoktan çalmış olduğundan. Hoş gelmis o misafir ama hoş kalıçakmı ? O misafire sabır ile demlenmis bir çay mı layık yoksa hızlı ateşte kavrulmuş bir kahve lezzeti mi ? Bir hasta ziyareti kadar kısa ve samimiyetsiz bir zaman ayırımı mı layık kalbimde o misafire yoksa gönül evime ömür boyu yerleştirmekmi layık ? Hangi renk senin,siyah beyaz adam ? Tertemiz,bembeyaz duygularımın rengi kadar beyaz mı senin rengin ? Yoksa aşkın ile canımı yaktığın zaman simsiyah olan kalbim kadar siyah mı rengin ? Belkide gök kuşagındaki renkler kadar karışık bir renk var yüreğinde. Mesela huzur saçan bir deniz mavisi belkide senin rengin. Deniz dediğim zaman seninde aklına geldimi açaba benden ilk istediğin şey siyah beyaz adam? Oysa ben istedigin gibi bekliyorum bir limanın gemilerini beklediği gibi. Aşkın limanına en çok beklemek yakışır çünkü . Ama bazen o limanın en güzel beklediği gemisi hayat denilen fırtınada kaybolur. Ve o limanın hiç beklemediği başka gemiler hic bekletmeden yanaşır. Kaybolmasın be hayat. Bırak bir defa fırtınanda kaybolmadan limanını bulsun o en güzel beklenen gemi. Bırak bir defa gurur değil, aşk kazansın. |