zarifçe..." yalnız hüznü vardı kalbi olanın " sana değerdi al senin olsun istedim berki geçmisim delikli bir kuyuğdu ama. al istedim sil gözyaşlarını kuşlar gibiydi yüreğin ucup ucup bana gelesin istedim nerden bilebilirdimki göğün delindi kaldım altında yağan acılarınla ruhuma düşen binlerce alevdi gör istedim sadece gör senindi berki kocaman gördüğün yürek şimdi ufacık parcaları bile senden güzel değil hani yalnız kalırsan ya icinden konusur biri sendin " o " yeşilin bereki mavinin nuruydun aktın icime gözümü yaktın fark edemedin şimdi her deniz senin kokunla kaplı ılık ocağın soğuk rüzgarı gibi kaldım öylece kaldım ucu acık kemerler sonu gelmeyen korkular siyahdan gecemeyen beyaz yıldızlar yorgumdum bir yanımda ağrılar sol yanımda bel kırığı düştüm öğle yüzümde çoçuksu bir ağıtla yollar derim cok derin kazılmış bir cukur icinde üc göz aldanışı bir kemikten yalan ve sayısı olmayan karanlıklar değmezdi ne suç senin nede günah benim sırmalı kösklerim yoktu sırası geçmiş yüzü sarı bir kader mahkumu yıllar düşün ölümü özlemekte ayıp değil şimdi kölemen körlüğümde hatta kedilerin sokakları bile özgün sevgimle kal büyüsün yalnızlığım mutlu yaşa hayat bildiğin gibi " adil " değil. . . . |
mutlu yaşa hayat bildiğin gibi adil değil.
Kalemine sağlık,
saygılar...