GÖNÜLSÜZ ELVEDAAyrıldım sıladan şafak sökmeden, Gözlerim yüreğim geride kaldı… Annem tas tas suyu yola dökmeden, Sessizce ağladı sokakta daldı… Saçımı okşadı babamın eli, Çok dert kaldırmıştı omuzu beli, Evlat alıyordu seherin yeli, Ayrılık zulümdü çekilmez hâldı… Kan kusturuyordu darbeci Paşa, Dalkavukta alkış Paşa çok yaşa, Her yer ispiyoncu her yerde maşa, Namuslu ürkmüştü dili tam laldı… Serseri mayındı cahil cühela, Yağmadan başıma dert ile bela, Bir tek çare vardı elveda sıla, Bu koşullar beni gurbete saldı… Ağır havalarda gurbet acıdır, Direncin bilincin kardeş bacıdır, Yoksulluk yürekte keskin sancıdır, Ekmek kuru soğan sılada baldı… Karın tokluğuna bulursun bir iş, İnsafsız koşturur sen sıkarsın diş, Ya sabır ya Allah olursun derviş, Boş yere zalimler görevden aldı… Her gün yola çıkar ayrı engeller, Genç ipini çeker demir çengeller, Ruhunda fırtına başlar git geller, Gençliğimi neden bu itler çaldı… Kara günde işler varmaz yoluna, Eş dost akrabalar girmez koluna, Alev alev ateş düşer soluna, Sanki dün rüyaydı bu hayat faldı… Halkın huzurunu malını çalan, Çöplüğe atılır bize dert salan, Yarına umuttur ayakta kalan, Masmavi gökyüzü umuda şaldı… Cantekin der; ey can susmaz sazımız, Kara kışa döndü bahar yazımız, Düşmana mihnet yok dosta nazımız, Sevdamız insanlık ne mülk ne maldı…. |