çukurova şehrengizi
I.
çukurova deyince aklıma başı dumanlı toroslar gelir... dağların eteğine bağdaş kurar zaman bir anıt gibi göğe yükselir toroslar cemre düşer toprağın yüreğine sular akar bulaklardan ova yeşil, gök masmavi..... âşıkların kanı kaynar..... kelebekler müjdelerken baharı tez gelen hasat vakti..... boncuk boncuk akacak terlerin habercisidir çukurova deyince aklıma başı dumanlı toroslar gelir... II. çukurova deyince aklıma soylu bir hüzün gelir mavi trenlerin homurtusu sağır eder kulakları muhkem kapılar açılır yarınlara kayıp zaman ırmağında..... yıkanır bir güvercin yosun bağlar gözyaşları ve düş iskeletleri..... neon lambaları..... bir ipekböceği örer zamanın kozasını her taş(ı) bir som altına dönüşür ayaz geceler yorgan eder yalnızlığı çukurova deyince aklıma soylu bir hüzün gelir III. çukurova deyince aklıma mis gibi kokan alın teri gelir çiftçiler sabrın acı meyvesini tadar çile sofrasında gün, bereketiyle doğar çukurova’ya dili çözülür ihtiyar bir çınarın dersimiz hayat bilgisi..... gerçeğin en grisi... bir arife günü saflığında..... bir bahar muştusu ki sarar yürekleri ırgatların alın terinden saçılır rayihalar karanfilleri kanar barut kokan bahçelerin çukurova deyince aklıma mis gibi kokan alın teri gelir IV. çukurova deyince aklıma yaşar ve orhan kemaller gelir ince memet’in hatçesi, zulme direnmenin asaleti..... onurlu bir amelenin "ekmek kavgası" fabrikalardan yükselen acı makine çığlıkları "revir meydancısı yusuf" "mahalle bekçisi ali" mahpushane, emekçiler... ve bir çilingir sofrası rayından çıkmış bir kara trende.... bir kondüktörün düş kırıklıkları çatlamış dudakları teğet geçen tebessümler..... çukurova deyince aklıma yaşar ve orhan kemaller gelir V. çukurova deyince aklıma karacaoğlan gelir aşkların en içteni arz-ı endam eyler göğüs kafeslerinde bir ayrılık, bir yoksulluk, bir ölüm... "yeşil başlı gövel ördek"ler yüzer göllerde dile gelir torosların heybetli rüzgârı yürek burkar farsak’tan esen hüzün güneş yanığı yüzleriyle..... hayalleri boyunu aşmış esmer çocuklar..... bağlamanın tellerine sinen bir aşkın kahır dolu hikayesi..... çukurova deyince aklıma karacaoğlan gelir VI. çukurova deyince aklıma turunç ağaçları gelir bir deli rüzgâr kaldırır miş’li geçmiş zamanın tozlarını şehrengizler çatlar hasedinden bir zümrüdüanka gibi..... küllerinden doğar şehir..... bozlakların dumanı üstünde... terhis olan bir asker sevinciyle "aman adanalım" çalar taş plaklarda güller kül olur sevdanın semahında çukurova deyince aklıma turunç ağaçları gelir M. NİHAT MALKOÇ |