Yetti
Başımdan darı dökmedim
Sebep olmadı ki Tahtaya vurmadım Tahtaya... Kuru ağacı bez de bağlamadım Dün Kuru kümes dağı Boğazdan ayaz üflerken Yeşil bakışlı kutsalın Saçlarını taradım Döktü tane tane Sonra içten içtenlikle Türküler söyleyemediğim Bir zamandan geçtiğim andı Bir kuş geçti üstümden Üstümden bir bulut Küllendi yakılan Küllendi kalan Çalışmak ne güzel şey Tahtaya vurmak Bez bağlamak Darı dökmek yok Dedim ki Kundakçıoğlu Hiç bir zaman vazgeçme Vazgeçersen tahta gibi kurursun Yetti demek ne güzel beşli zulüm Yetmiyor daha ver Ver be kulum... |