ÇAĞRISıra dağlar değil, görünmez dağlar Girdi aramıza, yâr neden gelsin? Gece, öksüz çocuk, içimde ağlar, Hasreti bağrımı delmeden gelsin… Yürek, hasretine nasıl dayansın? Yakıyor kor gibi, kavrulup yansın. Tek bir dileği var; senle uyansın, Ömür bitti, çok geç olmadan gelsin… Yürüdüm dağlarda, seslenip adı, Sevdâsı yürekte, dilimde tadı. Ben ona, o bana ömür adadı, Keder; saçımızı yolmadan gelsin… Sevgi ektim tohum tohum bahçeme, Hasretini koydum gönül bohçama. Bülbülün sesini kattım lehçeme, Ecel, kapımızı çalmadan gelsin… Mehtabı seyretsem omzunda başım, Mutlulukla akar gözümden yaşım. Önümde uzayan yolda yoldaşım Olsun, güllerimiz solmadan gelsin… Dilimde şarkısı, gözde hayâli, Elde aşk kadehi, yakar melâli. Bilirim, yamandır onun da hali, Uzayan yollarda kalmadan gelsin… Yanımda görünce doğuyor güneş, Yüzünde mutluluk, gönlünde ateş. Gülümseyen yüzü dünyalara eş, Hâtırâlarını almadan gelsin… Neden utanayım, saçımda aktan? Aşkı içiyorum, altın çanaktan. Demet demet güller açmış yanaktan, Şimdi hülyâlara dalmadan gelsin… Sevgi tespihini aldım elime, Şükür kelâmını taktım dilime. Sabrı, tevekkülü sardım belime, Bakıp da hâlime gülmeden gelsin… Sevdânın şalını sardım başıma, Şaşırıp, bir daha girdim yaşıma. Şekeri, şerbeti kattım aşıma, Hayatı, ebed’e salmadan gelsin… Hâlenur Kor |