KADINUzun ince servi Yürüyordu koca ormanda Yalnız başına Sürüklüyordu sarı yeşil taze yaprakları Yere değen uzun bembeyaz entarisiyle Yavaşça yaklaştı Değe yazdı nasırlı ellerim Altın sarısı yumuşacık ıslak saçına Öyle bir güzel Reyhan kokuyordu ki Zarif bembeyaz teni Mıknatısın demiri çektiği gibi Kendine çekiyordu beni Yıpranmış garip bir aşkın çilesini Kim bilir kaç asırdan beri Yaşıyordu bu narin servi Değince gözlerim gözlerine Parladı gözlerin içi Hafiften gülümsedi Göründü bembeyaz inci dişleri Yumuşadı yavaş yavaş Yüzündeki tedirginlik Git gide uzaklaştı kadın Hüzün deryasından Değişik kuş seslerin arasına giren Yere düşen yaprakların hışırtısı Daha hoştu Itri’nin bestesinden Bu kadın ormanda yürürken Avcıların kırık dökük kafesinde Hürriyetlerini kaybetmiş kınalı kekliklerin Esaretten kurtulmak için Tüyleri dökük kanatlarının Son çırpınışlarıydı Acı bir çığlığın Bu kadın üzülürken Sıyrıldı gökten ağır yüklü tembel bulutlar Göründü masmavi hafif geniş gök İnsanı sarhoş ediyordu kadındaki güzellik Öpüyordu dertli kadının incecik ayaklarını Kırmızı yumuşacık merhametli toprak Kem gözlerden uzak Eğildim dert dinleyen yerin kulağına Duydum belli belirsiz korkunç bir ses Aşkın kadına verdiği acıydı bu galiba Uzaklaştı dünya benden Gidince o güzel narin kadın Dalıp gittim derin bir uykuya Uzaklaştım kendimden İrfan GÖRGÜN |