ÖLÜM DÜŞTÜ GECEYE
Ay kadar parlaktı gecenin gözleri
Bir şiir daha doğurdu şair karanlığın içinden. Tıpkı kendine benzetti bütün mısraları, Kırık döküktü her bir dizesi, Virgüller can çekişti cümle sonunda, Noktaları öyle bir koydu ki ! "Bu son" dedi içinden "bu son satırlarım " Ne zaman kalemini alsa eline ağlatıyordu her bir kelimeyi Hiç mutlu değildi şiirleri gibi. Kırdı kalemini o gece, defterini kapadı Daldı düşüncelere. O gece kaydı şairin yıldızı, Ay’ı söndü gecenin bir daha hiç doğmadı. Ne güneşi vurdu ensesine, Ne de gölgesi düştü önüne Ağladı kaderine. Bütün geçmişi bir buz parçası gibi somsoğuktu, Riyakardı, kapkara bir gökyüzü serilmişti yorgun yüreğine. Gizli gizli ağlıyordu Kederli bakan gözleri hep ıslak ve pusluydu. "Vuslat" dedi içinden "vuslat" Hasreti düştü yüreğine Sıla tüttü gözlerinde buram buram Kavuşmak ne kelime, nasibine yokluğu düştü. Bir daha dokundu yürek teline Bir sevgili edasıyla sardı sarmaladı Gömdü bütün özlemleri yüreğine. Geceye hep acısı düştü. Kadare hep ayrılık düştü. Şimdi hicran yaralarıyla tek başına kaldı yine. Sabahı hiç olmadı o uykusuz gecelerin Vuslat diye başlayan bütün şiirlerini yaktı. Yine geç kalmıştı uykularına. Bir sigara tüttürdü ki duman duman doldurdu ciğerlerine. Daldı gitti kimbilir hangi zamana. Külü düştü avucuna, irkildi Yüreği ne çok kalabalıktı Oysa o, gecenin içinde yapayalnızdı. Sonra zehir zemberek yastığına koydu başını Bir damla aşk süzüldü kirpiklerinden Artık son geceydi sabahı olmayan Yorgun düştü bedeni. Kalkıp cama yanaşmak istedi "Bir kez daha" dedi "birkez daha bakayım şu gökyüzüne" Hangi yıldız kayacak ? Bir yıldız kaydı o gece, ama o görmedi Yetmedi gücü, düştü başı yastığına Bütün kederlerinden arındı Bir huzur sardı odasını Yumuldu ıslak gözleri ve bir daha hiç açılamadı. Selma Akkaya |