** HOŞCA KAL..! **
Biliyormusun sevgili..
Seni ilk gördüğümde. Öyle bir telaş sarmıştı ki içimi. Ve ben.. Hiç tatmadığım bir duyguyla, Yüreğime ilmek ilmek nakşetmiştim , Gülüşlerinin gizlerini.. Gamzelerinde pembe pembe açan mimiklerini.! Seni.. O yüceliğinle, O erişilmezliğinle Gönül köşkümde ağırlarken bile, Meğer sen bana.. Ne çok uzaklardaymışsın..! Ve Umutlarımı hepten yitirdiğim, O son geceden sensiz bir güne, İlk kez göz açtığımda; Bir zamanlar.. Sevgi rüzgarlarından güç alan Yelkenlerim.. Tıpkı yüreğim gibi sönmüş.. Dümenimse, can evinden kırılmıştı.! Ve ben.. Kuruyan göz pınarlarımın Sığ sularında karaya vurmuştum..! Meğer ben seni, Çaresizliğime her ağladığımda .. Göz bebeklerimin buğusunda görüp, Hayallerime,onmayan umutlarıma yormuşum..! İşte o yüzden.. Şimdi ben.. Dört nala sonsuzluğa koşan Bir yılkı atının yelelerine sıkı sıkıya sarılıp Bu diyarları terk ediyorum..! Ben .. Bu uykulu,bu hayali alemin Kollarına seni,sere serpe bırakıyorum..! Hiç unutma emi.. Yüreğime kazındığını, Sonsuzluğa dek hiç unutulmuyacağını..! Sen.. Hoşca kal..!! Hayallerimin,rüyalarımın kadını..! 26.11.2017 / Berlin mAHMUT mÜCAHİT öZDEMİR |
“Hoşça kal..!!”
Bu ağırlığın, enine boyuna, ağırlığına dayanmak mümkün mü?
Değil! En azından benim için mümkün değil böyle bir şey…
Ne sessizcesi…
Ne efendicesi…
Ne de en acıtmadanı…
Var mı bu sözün “kaldırılır” ve “affedilir” yanı…
Yok, benim dünyamda yok işte!
Belki de, ben çok güçsüzüm!
Güçsüzlüğüm kadar da, onursuz ve gurursuzum!
Aşk!
Aşkta “gurur” olur mu?
Ben ki, okunmayacak nice mektupları yazan…
Ve kendi yaralarını kendisi ovup iyileştirmeye çalışan ellerin sahibiyim!
İşte o eller şimdi diyecek ki:
Ey sevgili,
İmkânsızlık arifesindeki kalbim yorgun,
Ateşle adım adım yanan içim suskun!
Konuş kalbimin kömür siyahı…
Gözlerim, hep nemli veda gözlüm!
Kim bilir,
Gözümden kayan o son yıldız,
Belki son noktayı koyar,
Belki aldığım son nefes,
Belki sessiz ve yalnız geçirdiğim,
Son gecemdir!
Kim bilir belki de
Yazacağım son satırlar,
Son seslenişim,
Son haykırışımdır!
Belki bu son,
Nice sonlardan sonraki sondur!
Ve sen ey sevgili,
Belki bir gün,
Belki on,
Belki elli,
Belki yıllar sonra geldiğinde bile
İnan hissedeceğim,
Acını…
Sancını…
Hasretini…
Bilsem de öldüğünü,
Dolacaksın aklıma,
Dolaşacaksın damarlarımda…
Mahşer günü çıkıp karşıma,
Sende beni arıyor olur musun,
Yana yakıla…
Bir ses ver bana!
Bir ses ki, seni bulabileyim!
Bir ses ver ki,
Hoşça kal demeden,
Sana verdiğim sözü tutabileyim! 09.11.’07
İşte böyle, Değerli Abiciğim!
O güzel yüreğine sağlık, ömrüne bereket…
Nicelerine inşaAllah…