** DİKENLER İÇİNDE YATAMIYORUM..! **Yaşarken fukara,böyle zulumü Daralan gönlüme,sığamıyorum. Duydukca hergün,garip ölümü Aynada yüzüme, bakamıyorum. *** Harap oldu dünya,sanki virane. Ah etsem ne çare,zalim kadere Bakıp ta gençliğin,naçar haline. Feleğe kahredip,utanıyorum. *** Erişmiyor artık,başım yastığa. Dikenler içinde,yatamıyorum. Eyvah ki girmişiz,biz karanlığa. Kaybettim yolumu,bulamıyorum. *** Ben boyun eğmeden,çarpık düzene Gel artık sahip çık, emanetine Gücüm yetmez oldu,onca mihnete Bitsin artık çilem,çekemiyorum. Mahmut M. Özdemir 28.11.2017 Berlin / 05.28 |
TDK sözlüğünde: “- yapılması ağır gelen, onura dokunan bir davranışa maruz kalma ya da zorunlu olarak böyle bir davranışta bulunma durumları.” Diye açıklanır.
Zûl! Gelir bazen hayat…
Zûl! Gelir hayatımızdakiler…
Zûl! Her yerde...
Zûl! Aldığımız her nefeste...
Ölümden öte köy var mı deriz de, neden o bile “Zûl!” gelir bize…
Onun köyün sevdamızı da dizlerimizde uyuturuz öylece…
Hangi “Hazret” kabul eder bizi makamına?
Hangi “Hazret” ruhuyla uyuyan?
Dertliyim Mahmut Abim, çok dertli…
Bir zamanlar Malkoçoğlu vardı…
Ama şimdi Malçokoğlu oldu…
Oldu da iyi mi oldu, bilmiyorum…
Bildiğim ve üzüldüğüm tek şey, çocuklarımıza “kırmızı renkli” sevdalar bırakamayacağımız…
Alı, moru, yeşiliyle gökkuşağıyla donatamayacağımız gökyüzünü…
Masmavi bir gökyüzünde gezinen pamuk şekeri bembeyaz bulutları kaç çocuk biliyor?
Kaç çocuk binip o bulutların sırtına, diyar diyar geziyor…
İncindik!
İnciyen yanım, yanlarımdı şiir…
Can deyip haline ağlayacak olanı arayan…
Ömrüne, o güzel gönlüne bereket…
Nicelerine inşaAllah…