ayrılık kordan bir ateş
önce …
titreyişin heyecanı sarsar dudakları
kesintisiz deprenişlerin sessizliğini akıtır nefes
devrilir an
ışıklar söner
perdeler iner
susuşların eteğine yığılır kelimeler





ve sonrası
göç …
vedası acı sıcak kucaklaşmalar
sarsıldıkça…
iki zaman arasına uçurumlar doluşur
yapışık değildir artık birbirine gündüz ile gece
arada fay hatları ...
gözler gözlere değmez öyle kolayca
ışığın bile varamadığı isimsiz boşluklar vardır artık





ıslanan yüreğin doğum sancıları tutar
sancılar vurdukça
dünyanın altı üstüne gelir
günlerce..
sağanak sesi
yağmur şıpırtısı
damla vuruşu
dudakları çizer sözlerin titreşimi
depremlere maruz her hece




kirpik uçlarından taşar gözyaşları
koyu sessizliğin içinden nabzın çıtırtıları




tadı bilinen
kokusu özlenen
sıcacık bir ürperti dolaşır kanda
sayfalarını okurken hatıraların
kan ağlar yürek
ipil ipil yağan yağmur gibi
yanar kül olur
erir mil olur
düşer toprak olur


redfer