aaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaa
Sevgili,
Ey iklimi ziya ve ey ezeli nur Efendim; Kuru bir ot hükmünde olan ve Şu garip tarafından seni anlatmaya Hiçbir şeyin kadir olmadığı ve olamadığı En değerli zannettiğim değersiz sözlerimi, Senin namını dile getirerek sözlerimi şereflendirmeyi Başlara bir tac olarak sunuyorum. İtilen, kakılan, Ateşler içinde darmadığın taruman olan gönlümü Babil kulesindeki asma bahçelerinin Zümrüt yeşiline çalan, salkım salkım iştahları açan Hani Hz. Adem’ in Son nefesinde evlatlarından istediği Cennet yemişlerinin efendilerinden İnci inci dizili haldeki üzümleri andıran O ismindeki heybet ve edepkar duruş, Cezbediyor tüm insanları, kendiliğinden. Gaye-i hayali nur-u cemal-i Muhammedi olan Ve savaş meydanını teftiş halinde Hain bir zındık tarafından kalleşçe arkadan hançerlenen Büyük Veli Padişah Sultan Murad Han’ ın ismiyle Ve kendi ismimi de onun adının arkasına Bir kuyruklu yıldız gibi takarak Ama sönmüş toz bulutu galaksilerinin Yeniden bir şaha kalkma umuduyla sana seslenip Gıyaben huzurunda el pençe divan durarak Diyorum ki; Bir kere daha, evvelden kardan beyaz Nurani ışık yolcusu namıyla geldiğin gibi Bir kez daha gel Geçmişin karanlık izlerini aydınlığa çevir. Şimdi gökler uryan, nefisler çakalları andıran Fırsat avcısı seslerle bezeli halde. Uğultuları vahşilikte sınır tanımıyor Sensizlikten, yamyamlık hali sardı Sanki küflü, paslı pala ve hançerleriyle. İnsanlık topyekün sarhoş, Sensizlikten kendinden geçmiş, Ve gözlerindeki fer, fecr’e gebe, Gel ki, gelişinle gebelikten kurtulsun millet. Ser ver Ey Sevgili; Bir sesleniver de dağın kör ve köhne yerinde gömülmüş Şu garibi yeniden kendine; ram eyle. Neyzen gibi gel de, Utansın dünyanın bütün müzisyenleri Sadece sana odaklansın ve sesindeki O enfes ve huzur eleyen, ummanlar kadar geniş dalgalarında Kendilerini kaybetsin. O dırahşan çehrende tebessüm eden halinle Ve edepkar vaziyetinle bir kez daha gel ki; Diri diri toprağa gömülen Ve susuzluktan dudakları çatlamış Ve ruhları ölmeye ramak kalmış biz bende’lere Şifa oluver, oluver ki; Yağmur, edebinden yerinden hareket edemesin Ve bütün gözyaşı, hakkını sana devretsin. Ve Ey Sevgili; Sen gel ki, ben yeniden kalemimi alıp Utanmadan, sıkılmadan, Aşkınla çıra gibi yanıp tutuşmadan Bir kez daha huzuruna çıkma cesareti gösteriyorum ama Bakışınla bana nazar eyle Ve affın ile şu garibi ARAF meydanında Sidretün Münteha’da şefaaatinin hak olduğu O kırmızı kaplı defterinde Benim de ismimi ne olur Allah aşkına Nur’dan kalemin ile kaydeyle. EY SEVGİLİ, en derin hürmet ve sevgilerimle…. |