BILDIRCIN VE YILAN
Bu sabahın ilk saatlerinde
Göz gözü görmüyordu sisten Soğuk kara yel işliyordu yerin iliklerine Yer yer çatlamıştı zavallı ağaçlar soğuktan Sert mi sert geçiyordu bu kış Derken yavaş yavaş yükseldi güneş Soğuk topladı pılını pırtısını Arkasından sis Yetişti boz kesilen ağaçların imdadına Yüreği sıcak lodos Gövdesini zor zekat taşıyan yorgun bir ağacın Çürümüş çıplak ıslak dalına Geldi kondu tüyleri dökülmüş bir bıldırcın Seyretmeye başladı Açlığın pençesine düşmüş yılanı Serbest bıraktı yılan Uyuşmuş ağır gövdesini Kaldırdı koca başını Gördü kara kuru bıldırcını Dedi: Ey bıldırcın İsrail oğullarına gönderilen leziz yemektin Biriktirdiler etini senin ilk kokuşan et sen oldun Bunu duyan bıldırcın Dedi: İnsanoğlunun tamahkarlığı yüzünden Kokuştu etim Bunda yoktur benim suçum günahım Ey yılan neden beni suçluyorsun İrfan GÖRGÜN |
Kalemin susmasın
______________________________________Selamlar