granada
bildiğimiz dillerden anlatmasın gözler
kızgın duvarlar arası geçip gidiliyor telaşsız uzağa romansı dansı gök yüzün kızıllığı yoğuruyor dilinde siyah gülümsemeli kadın bazı günah anne gibi sarı başak saran doygunluk bir yer düşlenen sokaklar arasından her adam bir ateşe uğrayacak hatırlayacak toprağın rengi yaratılmak cumaya özgü eylem değil sadece göğüsler çatlayıp ağaç oldu mu bilinebilse gidilen salmasa elerini peşinsıra kalan o bakışa boyun koyulacak ömür kesmese suyun yolunu hasretlik avuçlar şarkısını unutuyor ayaklarından vurulan zaman gün sözlerin tutulmayını biliyor çocukları kuşlar ve şadırvanlar 0101 |