Nihavend Makamı
Şehre yağmur yağar
kaldırımlar ıslanır.. Toprak kokar dört yanım içimde bir şair ayaklanır... Şehre yağmur yağar, rüzgar olasım gelir sonra bulut sonra deniz sonra damla.. Düşüp ölesim tutar gecenin ortasında nihavend makamında.. Kavuşması yazılmamış her gidiş bir çıban gibi göğsümde zonklayıp durur.. Şehre yağmur yağar küf kokan yalnızlığım küfrünü suratıma savurur.. Ki dili kesilmiş aşka fasıllar demliyor yine de zaman İnkara düşmek mistik bir yanılsama Zira yine aşk değilmiydiŞahı Süleyman’a fermanlar yazdıran Şehre yağmur yağar Ben sana koşarım ne vakit kendimi bulmaya kalksam Sussam ihanet konuşsam kelimeler kursağıma kendini asar Anla ya da anlama tövbesini bozmuş iki günahkar kadar suçluyuz Şimdi adım hatrına son bir yadigâr bırak is kokan avuçlarıma Soluğu tükenmiş günlerin veda seremonisidir bu Durma yüreğini bastırda git şu çığlığı düğümlenmiş b/ağrıma |