Gel Azizem
Neden Azizem?
insanların yüzleri neden bu kadar soğuk? sevgiden diyorum; neden bu kadar uzaklar? herkesin yönü farklı bir yana belki herkesin derdi kendine, ama herkes hasretin yakıcılığını bilmeli sonbahar rüzgarları üşütürken tenimi savrulurken yapraklar yollarıma neden, kalbim halepçe kadar kavruk yetmez belki neden, sensizliğin hiroşima’sına yanık bak,dinle azizem kendime geleli kaç vakit oldu saymadım ben her Van Gölüne baktığımda Tamaraaa,Tamaraaa sesleri yankılanır kulaklarımda sonra Tamaranın aşkına engel dalgalara küfürler savuruyorum en sansürsüzünden düşünüyorum da mesafeler de gözle görülmeyen dalgalar değil mi yoksa yoksa onlara da mı sövüp saysam yoksa alıp başımmı Süphan’a mı savrulsam Siyabend olsam kayalardan yuvarlansam sonra Xecê’nın aşkına can versem yüzüm hep doğuya dönük secdesine kapanıyorum güneşin yoksa güneş olduğundan bihaber misin? ellerimle bulutları dağıtasım geliyor merdiven dayadım gökyüzüne, seni toplamak için bir insan diyorum; bu kadar mı sever sonra içime mırıldanıyorum neden mahşere kalsın bizim sevgimiz ebabil yürekli bir çocuğun nemli bakışında sevmeli bir hançer kadar keskin bir ufuk kadar uzak bir müridin cezbesi kadar titrek duvarda asılı siyah beyaz resim gibi anılarımı hatırlatan sevgi hazan yağmurlarıyla çiseleniyor umutlarım bir özlem sarmış dört bir yanımı aşkın yolu sevgiden geçermiş de biz mi bilemedik kendinle kalınca mı aklına gelir hasretin ağırlığı biçiyorum geceyi kör bir bıçakla şimdi topluyorum yıldızları saçlarına dağıtmak için gel artık sen gel, kış gelmeden yüreğime gelll Azizem... 01 Kasım ’017 |