HEY GİDİ GÜNLER
Seher vakti
Koşar adımlarla Simitci fırınına Kuşların tuttuğu tempoyla Varırsın... Mis gibi bir koku Karşılar seni... Simit sepetleri dolunca Ayarlarsın sesini; ’’Taze simit,gevreek’’ Yankılanır boş sokaklarda, Tüketirsin kaldırımları gezerek.. Mutluluk kaplar yüzünü Sepet boşalınca.... Sonra bir koşuşturmaca Ankara garına, Ordan Hale geçersin Dönersin nohut balyasıyla... Banliyö treni istirahatgahım.. Mamak yada Bağdurağında Trenden inince Ter sırtımdan çıkar, Eve vardığımda Gömleğim ipi boylar.. O balya dal dal Nohut demetlerine döner, Hanım toplantılarında Defalarca,taze nohut Elden ele gezer... Şimdi bir ilkokul çocuğu görsem simit satan; Gözlerim donuklaşır, O günler aklımda Beynimde kuşlar cıvıldaşır... Ya da taze nohut satan; Mamak,Köprü,Bağderesi Hayalimde canlanır, Bugünki yapımdan sıyrılıp O günler yaşanır.. Hey gidi günler.. O günler Ne günler... |
Ve bana sevdiğim simitçi bir çocuğu anımsattı şiiriniz simit fırınında hem okuyup hem çalışan.
Zorluklar değil midir bizi olgunlaştıran.Ben hatırlıyorum kardeşlerim de pazarda su satardı.Yaşama katkısı olan çocukların ,yaşama bakış açıları da daha farklı oluyor.Emekçinin teri de kutsaldır ayrıca.
Yürek sesiniz susmasın şair saygım ile..