AYASOFYAMinarende ezanı, mihrabında cananı, Bekleriz hep birlikte, endamını edanı, Gözler nemli ve donuk, bakarım boş havaya, Öyle garip mahzun ya, güzelim Ayasofya. Günleri ardı sıra, bitirdik bak bir daha, Sessiz ve boş dururken, içimde hüzün yara, Geçmişlerin izinden, sarılırım duaya, Öyle garip mahzun ya, güzelim Ayasofya. O Fatih’ in nefesi, Yavuz’ un bereketi, Ecdadımın gayreti, hep seni yüceltmekti, Şevk ile ramazanda, başlardı kalp nidaya, Öyle garip mahzun ya, güzelim Ayasofya. Yıllara inat heybet, koskocaman bir mabed, Boşa kürek değildir, senin süsün ibadet, Bükük göğe minaren, dalar gider semaya, Öyle garip mahzun ya, güzelim Ayasofya. Gönüller seni bekler, elde lale çiçekler, Sevgi ile hem halde, umutludur yürekler, Dayanmaz benim bendim, hep öylece çağlaya, Öyle garip mahzun ya, güzelim Ayasofya. Ey ! Nebi’ nın müjdesi, şanlı güzel İstanbul, Senin uğruna elbet, kimi yetim kaldı dul, Şimdi sessizdir, bir taş, içli içli ağlaya, Öyle garip mahzun ya, güzelim Ayasofya. İstiklal savaşında, dayanaktı sığınak, Dertliydi güzel ülkem, ağlıyordu sağanak, Kurtuluşun siperi, ortaktı o cefaya, Öyle garip mahzun ya, güzelim Ayasofya. Dertlidir mezar gibi, metruktur bir köşede, Evveli muzafferdi, gelin gibi fetihte, Dalgalara karışmış, o kaybolmuş deryaya, Öyle garip mahzun ya, güzelim Ayasofya. Daldım Sultan Ahmet’ de, koca bir meydan öksüz, Eser rüzgar hoyratça, sonbahar sessiz sözsüz, Teselli eder alan, varır sanki sarmaya, Öyle garip mahzun ya, güzelim Ayasofya. Ağlarım ben ağlarım, karaları bağlarım, Prangalar sökülürse, elbette ki çağlarım, Yüzyılların simgesi, nasıl girdin komaya, Öyle garip mahzun ya, güzelim Ayasofya. İrfan Yıldırım Çevik |
Kutlarım...
................................... Saygı ve Selamlar..