PERİŞANHikâyem, hüzünlü bir destan oldu, Okuyan, anlatan diller perişan, Gönlüm, vurgun yemiş gülistan oldu, Gülistan perişan, güller perişan... Gönlüm, cemrelere inandı, kandı Yalancı baharı, yaz geldi sandı. Don vurdu ağacı, çiçekler yandı; Çiçekler perişan, dallar perişan... Hayat, sırtıma hep dertler yükledi, Her sevdâ, hicrana hicran ekledi, Kollarım, boş yere açık bekledi, Sevgiyle açılan kollar perişan... Gözlerim her yöne aşkla bakardı, Ellerimden sıcak sevgi akardı. Bilirdim, her şeyin bir sonu vardı; Gözüm görmez oldu, eller perişan... Her günüm, ateşe atlarcasına, İçimde volkanlar patlarcasına, Yürüdüm, tabanım çatlarcasına, Ben perişan oldum, yollar perişan... Kaderim bana hep hüsranı seçmiş, Yüreğim ömrümce hep hüznü içmiş, Gördüm ki, yıllarım boşuna geçmiş, Şimdi ben perişan, yıllar perişan... Ünal Beşkese |