MAVİ ÇOCUKLARBir zamanlar… Kumdan şehirlerimin, en dik yamaçlarında, Mavi tenli çocuklar oynardı. Ben susardım. Onlar ağlardı. Bir küçük nefes darbesiyle yıkılırken kalelerim. Yenik düşmüş bir çift göz kalırdı geriye. Oysa; Dağılmış buğday tanelerini kaçırırken evine, Kaçağa çıkmıştı adı tüm karıncaların. Damıtılmış utancın en paksı yörüngesindeydi umut. Korku aksi bir sedaydı gözlerinde katilin. Ve faili meçhuldü emziğinden şekeri çalınan bebeler. Yağmurları geciktirme ne olur. Dağıt sırtındaki heybenden gökyüzüne. Ve ne olur mavi çocuklar büyüt göğsünde. Bir zamanlar… Bana özlemleri getirirdi, yitikleştikçe çoğalan hüzüngöz, Tenceresinde terini kaynatırdı anneler. Yaralı bir gelincik konuşurdu, dilinde en kekeme cümleleri. Oysa; Her adımında, esrarına sayılmış karışlar vardı. Parmaklarım arasında yarısında boy vermiş cigara. Nemlenirdi avucumun ayasında kurguladığım harfler. Yorulurdu damarımda raks eden alyuvarlarım. Camdan bilyelerime dokunmayın. Onu yüreğimin mavi çocuklarına bıraktım. Bir zamanlar… Kavruk bir ağıttım, tümcemde sürgün sözcükleri lügatımın. Bahtımın yörüngesinde tasaya dair yutkunuşlar. Epey yol almışım biliyor musun? Koğuşunda rahm-ı maderin. Daralmışım… Bir baş kaldırmışım ki sıyrılmışım avutulmamış tüm sancılardan. Oysa; Kan gölleri ince gelincik tarlasıdır. Kırar yapraklarını asi rüzgarın sanrısı. Sahte bir maske kalır suratında Ankara’nın, Yapaylaşırken dudağımda saydamsı notaları ıslığımın. Ben yokken, yüreğimin mavi çocuklarına dokunmayın. Bir zamanlar, Gecenin alaca koynunda, gözlerini sağardım yıldızların. Yüreğimin başkentinde açardı suskun laleler. Oysa; Sen bilmezsin. Mahcup bir ak sakallı ihtiyarın zulasındadır, Bu şehrin en sert tütünü. Ve al yanaklı gelin gibi beslerdim hep ölümü. Şimdi; Yol kıyılarında kederini gördüm tüm masum notaların, Ve ölüme kafa tuttu yüreğimdeki mavi çocukların. Bir zamanlar, Eteğinde gökkuşaklarının renkler toplardım. Başımda çıldırırken siyahların (An)karası. Tükürürken yüzüne boş zamanların, Sırtımda yürütürdüm tüm bulutları. Şimdi; Ak benizli şerbet düşer dilimin tan yerine. Demine dam çökmüştür tüm çayların. Ve yalana meyillidir bir yanı “aşığım” diyen canların. Oysa ben; Eğilen başımda, soğuklarını kaynatırım güneşlerin Cem olur hararetimde tuzlu terim. Alın dağlayın her yerini coğrafyamın Ne olur, yüreğimin mavi çocuklarına dokunmayın. Engin Badem -acemişair- |
yoksa çekilmez bu dünya...