KIRGIN ETHOS AVAZLARI-X
46. KALBİN KANIYOR
gülüyorsun ama kalbin kanıyor evet: kalbin kanıyor, aslında kalbin geçe geçe kıyıcılığın tuzaklarından çalkantılı bir su gibi akıyor kalbin uzaklara bakıyorsun, uzaklar özlem yüklü hele senin çapında duygulu bir ozan için sözleri sırılsıklam o can sevgili her vakit aşkla dolup aşkla boşalan karlı dağlarsa senin sürgit dostundur yansan da, yıkılsan da, ayaklansan da bir lokma ekmeğini onlarla paylaşırsın bir yudum suyun kalsa, gene onlarla (*): Mavi Dergi, Ağustos 2005, Sayı 12 Damla, Haziran-Temmuz 1991, Sayı 9 47. SÖYLE bana esrarlı bir kasaba söyle topyekûn sis altında, ufku belirsiz solgun benizli çocuklar: hepsi de yetim teknesi alabora olan balıkçı söyle sevişme hakkı çiğnenmiş gelinler söyle o genelev kadınını: itile-kakıla sömürülen alnı temmuz pınarını çağrıştıran kız bugün türküsünü söyle ezilenlerin bedelini habire yanarak ödediğim hayatın kahırlı sarnıcından -kesinlikle erişemediğim sular kotaran- isyancı keklikler uçur göğsümde îdam sehpâsından ürkmüyorum ki n’olur, tepetaklak bir dünya söyle kınalı ve kanlı sarıldığım dostları söyle... (*): Mavi Dergi, Ağustos 2005, Sayı 12 48. SEVDAMIZIN GÖZÜ YAŞLI a. sevdamızın gözü yaşlı kavgamızın yolu taşlı yoksulundan varsılına herkes bize karşı bir kısık kandil ışığında satır satır yazdık acıyı civan ömrümüzü çürüttük kan kustuğumuzu bile bile kızılcık şerbetidir dedik b. övgüler düzdüğüm nazlı zülfüne görüyorsun ya vurulduğumuz söz zehir rüzgârımız katranlı kırılmaktan serpilmeye zamanımız yok (*): Karşı, Eylül 1991, Sayı 53 49. HÜLYÂLARINA YIĞARAK GÜZELLİĞİNİ sen geleceksin o şehirden mimiklerin jestlerin inceliklerin gelecek sen geleceksin o şehirden çöl fırtınasına direnen ne zaman öpsem kirpiklerin de gelecek sen geleceksin o şehirden ah, şiirlerden dem vurduğumuz gün doğumlarına dek o vakitler gelecek sen geleceksin o şehirden hülyâlarına yığarak güzelliğini (*): "Eksik Kırlangıç" kitabımdan 50. DİNLE BENİ TENHÂ ÇOCUK van gogh sarısı yalnızım benim fuzûli celâllenme! yanındadır ömre bedel kabzasından zedelenmiş tüfeğim bitik bakış sönük sevda akabinde târumar söz tümüyle senden yana sırra kadem basan arkadaşlar var onlar da yüzünde dağların tersinden fotoğrafı teğet geçecek alnından turna kuşları yüzükoyun sakladığın o hâtırâlar sesinde esvâbında yankılanacak heybende eski sirke ve ıslak mendil ve çam kozalaklarının melankolisi peşin sıra selvilerin, hazin günlerin bilirim mahrûmiyet biricik mülkün olur kırılır içindeki kehribar rüyâ bir halkın hâfızası pıhtılaşınca aksak gülüşüne kurban olduğum eksik yaşamalı kardeşim benim bilinmez ki kaç bin çeşit çözümsüzlüğün yüzüsuyu hürmetine yazılıdır bu devrik cümlelere sığınışların nasılsa gıyâbında arbedeler çıkacak ömrü ömre bedel van gogh sarısı ve tenhâ çocuk! öyleyse yepyeni bir düelloya hazırlan epey yakışıyor sana hayata küskünlük (*): "Eksik Kırlangıç" kitabımdan |