BENİ BUL
BENİ BUL
Zerreden filizlenen, ezelden gelen sırrım Ruhumun etrafında örülmüş bir hasırım Baştan ayağı rahmet pınarından süzülen Ben evlat kavgasında Adem’dim hep üzülen Sanırlar ki bir korun miras kalan külüyüm Ben Yesrib diyarında Efendimin gülüyüm Geceydim; ayın arşa geç uyandığı kadar Sabrıydım ki Eyüb’ün çok dayandığı kadar Hasıl günahlar bende, ben tövbe sırtlarından Pişman oldum asıldım, aşkın sıratlarından Ve göndere çekiyor dualar bayrağını Haber edin kurutsun şerler son kaynağını Aşk umup yar elinden zehre kurban olduğum Kerbela’yım ihanet suyunda boğulduğum Kanlı vakte kurulmuş, o emanet toprağım Hüseyin gibi düşüp, bu gün solan yaprağım Fatıma’nın hüznüyüm, beni üzmek kar mıdır ? Yürekten Ali geçer, gözler Zülfikar mıdır ? Kulağımda bir nida yanık Habeş’li sesi Ruhuma dokunuyor ezanların busesi Silkinseydim yerle bir, titreymiydi yedi kat ? Kimim ben, kaç kişidir bu eşrefi mahlukat ? Ömrüm; evvel ve ahir defterinin arası Yazılıyor talihim zifirin en karası Rumi gibi yollara gözlerimdi serdiğim İmkansızdı vuslatı hayaliydi erdiğim Denk değilmişim aşka, nedir aşk derecesi Şems’in hasret tozuydum üstümde feracesi Bir gün kanlar içinde can verdi bak gözlerim “Beni Bul” sedasıyla kayboldu tüm sözlerim “Beni bul Ey Aşk !” ben ki, nefret sıcağındayım Bacası ki sönmüş bir sevda ocağındayım “Beni bul” beyanımdır, eşgalim sana ayan Mahşer meydanı benim yakanda parmak sayan O sıla hasretiyle kavrulan aşık benim Kovulduğuma bakma sevdalı maşuk benim Mahçubum ben her gece, yurdum kara bir sema Kipriklerimden akar, hüzün denen muamma, Beni bul varlığını varlığıma izah et, Gözlerinden kalbime ulaşsın aşk-ı izzet Yoksa ki vuslatın kal, baki hasret evladır Aşk mahpussa bir kalpte, kalbe hakim Mevla’dır. Huriye ERDUGAN |
Kaemin susmasın
__________________________________________Selamlar