VAKİTSİZ SÖYLEYİŞLER-IV
16. BU UMARSIZ KASABADA
a. hiçbir çocuk kan görmeye dayanamaz bu umarsız kasabada hiçbir çiçek zamanından önce solamaz zaman tanrısıyla yarışan aşk kıvılcımı parlamasın bir önünden iblis olsa kaçamaz eçiş-bücüş kimi insan taslakları silâhları çekincesiz çekerek bellerinden şairleri vuramaz direnç, asla hüzünsüz hüzün, türküsüz kıvranamaz b. gözleri gülüşlü kızlar mı desem gökleri güneşli yazlar mı desem beni burdan başka yerde barındıramaz 17. HANİ, NERDE? kalbim, acısıyla sarsılıyor beni terk edişinin düşlerime lâpa lâpa kar yağıyor tipi basıyor içimi, hiç durmaksızın hani, nerde sözlerin, sözlerinin güzelliği? bir çınar, gürültüyle devriliyor çocukların gözlerinden îrin akıyor mitralyözle taranıyor sevdalar ah dünya, dünya’m: kan-revân içinde hani, nerde güzlerin, güzlerinin özelliği? beni terk ettin diyedir alnımın kırışıklığı boynumdaki çıban izi ve kendime batmışlığım boylu boyumca hani, nerde yazların, yazlarının kızıllığı? 18. TARAZLANMIŞ TANIMLAR 1. aşk: onca çırpınmama karşın içinde doyasıya yüzemediğim ırmak -kimliğimi dile veren, kırçıl umut ey! 2. öfke: kırlangıç uçuşundan ve evliyâ uykusundan bana gelende -toprağımı güle veren, pembe direnç ey! 3. kavga: kıyım kıyım kıyıldığım kınından sıyrılmış o kılıçlarla -yüreğimi sele veren, suç ortağım ey! 4. hüzün: ah, ömrümün törpüsü ve davulsuz, zurnasız bolca kanlı bir düğün -yaprağımı yele veren, güz ormanım ey! ve özet: aşkım, öfkem, kavgam, hüznüm dördünüz delifişek dizildiniz önüme hem yaşamım oldunuz, hem ölümüm 19. ÖMRÜM İŞTE zift ve katran karışımı bir ömür gördünüz mü hiç, görmedinizse eğilip bakınız benim ömrüme bıçaklanmış ağaçtan akan özsuya görmez gözün aradığı ışığa bakar gibi bakınız sam yelinin izlediği solgunluktur o en çıkarsız özlemlerin özürsüz övüncü canını dişine takmış yürüyen ömrüm benim: bir umarsız karaca acının ormanını kolaçan eden gözleri nemlice, gönlü mevlâna dinmeyen yalnızlığında ahmed haşim’in vuslatında saklanır yahya kemal’in titizlikle saklanır, saklanır incelikle tüm duygusal darbelere tuşla yenilmiş kırık kalp fırtınası şu kalpsizlik çağında 20. MUTSUZLUK GAZELİ kaç çıldırmış çocuğun kıyısında ağlarım ah zavallı yüreğim: mutsuzluk güzergâhım kambur üstüne kambur biriktirdim sırtımda çoğunluk: acılara, hüzünlere sarkıldım hangi insana gülsem, yüzüme tükürüldü kimsesiz kimliğimle balgamlara bulandım şiirsellikle yüklü bir gülüş aradım hep sevgilisiz kalmayı ömre hakâret saydım gene de sefâlette soldurdular yüzümü cenâzesi çalınmış gömütlerde kınandım yorumlayan ve dürten eleştiren yönümle ahâli arasında sipsivri bırakıldım sadist erkeklerle şu mazoşist kadınların ortak iktidarınca sürekli yağmalandım çocukluğum, ilkgençliğim, gençliğim eyvah ölüm her yerde, peki nerde hayatım? |