Kırık bir düş…
Kırık bir düş…
Olur dediler, Olmalı diye sandım “keşke” ahh “keşke” Uyanmasaydım hayata…. Karalar bağlasaydım umutlara Düşlerim gün görmeden bitseydi de Hiç olmasaydı bu dil; gönül yarası ! Ya da; Med-cezir düşlerime kıran gireydi Düşlemeden bir düşkünü Düşeydim yaşam sahnesine… Gelen geldiği, giden gittiği yerde kalaydı Düştüm; Bu serzeniş elbette kendime : Kendi kendime kalaydım da olmayaydı, Hüsran, hicran ve kırık bir düş… Kıldan inceydi boynum, kılıçtı bir söz Bir damla arzuya teslimdi özgürlüğüm Kör bıçak kesti deli çağımı, akmadı kan Yüreğimde kılıç yarası, düşlerimde kan. İki kişilikti oyun En başıydı sona yazdırdığın Ve ben okumayı unuttum.. Ezberden oynadık biz bu oyunu: Hiç çoğalmadık ve hep kendimiz kaldık… Sükunet sandığımız bir buz dağıydı Isınmadık, ısınamadık ! Sevgi gözlerimizin renginde saklıymış Ve fakat hiç bakmadık, bakılmadık.. Hiç bilmediğim bir renk şimdi gözlerimde Hiç duymadığım bir söz şimdi kulaklarımda Hiç yaşamadığım bir hayat şimdi aklımda Ve aklım, ruhum şimdi ince bir hastalıkta Düş’tüm bulamazsın beni karanlıkta…. bilgin subaşı An/kara |