BU GECEBU GECE Fırtına öncesinin sessizliği... Sustu birden şakıyan tüm kuşlar... Çatılardan seyrediyor baykuşlar... Deniz, eteklerini topluyor alelacele kıyıdan, Dağlar dinliyor uğultuları kapatıp gözlerini, Yürekler kabarıyor... Suskunluklar nereye kadar? Gitgide uzuyor, kulaklarımda rüzgârın ıslıkları, Nasıl da karardı birden gökler? Duyuluyor sessiz çığlıklar... Gözlerimi kaplayan bu sis... Yüreğim kan... Başımda alıcı kuşlar... Kapkara bir bulutun içindeyim, Kulaklarımda yankılanıyor uğultular, Dilim suskun, Yüreğimde delice vuruyor tamtamlar... Ellerimle kulaklarımı tutuyorum, Bu kahrolası hayatın taş duvarlarını yıkıyorum tırnaklarımla. Yakamdaki bu eller? Gözlerimde donmuş gözyaşlarım... Nerde, göğsüne yaslandıklarım? Dizinde uslandıklarım nerde? Göklerden kum yağıyor... Taşlar yığılıyor dört yanıma... Yükseliyor göklere çâresizlik piramitleri... Yeter! Kim girecekse girsin kanıma! Bir kırbaç gibi şaklıyor sesler, Ensemde kin soluyan nefesler... Boğan, boğan, boğan kafesler... Dönmeyin başımda alıcı kuşlar... Uzattım bileklerimi, zincirleyin, Vurun prangaları, gelin! Gelin! Anladım, Kulaklar sağır... Kalpler mühürlü... Merhameti yokmuş elin... ……………………………. Bazen yürekler kanatılır ya... Bazen dil susar, gözler, yürekler çığlık atar ya... Bazen, yağmur sularıyla, mazgallardan süzülüp kaybolmak ister insan ya... İşte, öyle bir şey.... Hâlenur Kor |