0
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1127
Okunma

Bir mezarın başında hıçkırıp ağladın mı?
Akarken gözyaşların yaranı dağladın mı?
Dilinden “GEL” diyecek sözünü bağladın mı?
Yok arkadaş diyorsan halimden anlamazsın;
Yaslandığım dağımdı desem de inanmazsın…
Geldim diye seslenip oydu kapıya vuran;
Sırf bizlerin uğruna oydu çalışıp duran;
Her bayram öncesinde başköşeye oturan;
Öptüğüm eller varya senin gibi kokmuyor;
Hiçbir hasret canımı senin kadar yakmıyor…
Ah o nisan sabahı ah o nisan sabahı;
Dilimize nakş etti türlü türlü her ahı;
Sustursam da gönülde zikir çeken eyvahı;
Boşluğun dolmayacak kadar büyüktür Baba;
Sanma ki zahmetlerin gönlüme yüktü Baba…
Anama baba derim yokluğunu aratmaz;
Gündüzler gece olur yine uykuya yatmaz;
Seni değil bir şiir milyon şiir anlatmaz;
Başımı okşayanım bağrına basanım yok;
Buram buram düşüme gelerek esenim yok…
Yine bana kederler yine bana gam düştü;
Yine hasret kuşları düşlerime üşüştü;
Neş’e darıldı artık mutluluk çoktan küstü;
Efkarıma dur demez yine soğumuş çayım;
Seninle bir bütündüm sensiz paramparçayım;
Tesellidir sabrıma duvardaki o resmi;
Ondan yanıktır sanki yüreğimin bir kısmı;
Dört harften ibarettir iki hecelik ismi;
“BABA” desem susarım, kurur dilim damağım;
Yangın yeri gönülde ne gül kalır ne bağım…
Ali ALTINLI – 03.09.2017
Saat: 21:45