BABA DESEM SUSARIM
Bir mezarın başında hıçkırıp ağladın mı?
Akarken gözyaşların yaranı dağladın mı? Dilinden “GEL” diyecek sözünü bağladın mı? Yok arkadaş diyorsan halimden anlamazsın; Yaslandığım dağımdı desem de inanmazsın… Geldim diye seslenip oydu kapıya vuran; Sırf bizlerin uğruna oydu çalışıp duran; Her bayram öncesinde başköşeye oturan; Öptüğüm eller varya senin gibi kokmuyor; Hiçbir hasret canımı senin kadar yakmıyor… Ah o nisan sabahı ah o nisan sabahı; Dilimize nakş etti türlü türlü her ahı; Sustursam da gönülde zikir çeken eyvahı; Boşluğun dolmayacak kadar büyüktür Baba; Sanma ki zahmetlerin gönlüme yüktü Baba… Anama baba derim yokluğunu aratmaz; Gündüzler gece olur yine uykuya yatmaz; Seni değil bir şiir milyon şiir anlatmaz; Başımı okşayanım bağrına basanım yok; Buram buram düşüme gelerek esenim yok… Yine bana kederler yine bana gam düştü; Yine hasret kuşları düşlerime üşüştü; Neş’e darıldı artık mutluluk çoktan küstü; Efkarıma dur demez yine soğumuş çayım; Seninle bir bütündüm sensiz paramparçayım; Tesellidir sabrıma duvardaki o resmi; Ondan yanıktır sanki yüreğimin bir kısmı; Dört harften ibarettir iki hecelik ismi; “BABA” desem susarım, kurur dilim damağım; Yangın yeri gönülde ne gül kalır ne bağım… Ali ALTINLI – 03.09.2017 Saat: 21:45 |