Yüz Yetmiş İki'nci Gün
YÜZ YETMİŞ İKİnci gün
Bu pazar özgürlüğe bürünüp Tekmil kara çarşafları yırtar gibi Temelinden sarsarak "Uzun" teokrat ın taht’ı sarayını, Çıka gelse hasretliğim, Yiğitçe saçı(lık)la saçı(lık)la, Wernicke Korsakoff Sendrom’suz Sapasağlam umu.. Ard arda Muştulasa tentonik depremler Yıkarak Sınıfsal ve de proleter edilgenliği Trompet ritminde ve koşar adım Daralmış zaman içinden Nuriye ve Semihi aydınlığıyla sarsa, Ana sütü gibi Bir güzel doyursa.! Ne demir parmaklık Ne açlık Ne de şer’i faşizm Tüketmesin diye mülteci ömürleri; Sıyırıp atmalı artık Duyarsızlık ve alçak rehaveti, Korkuyla Uyuşmuş dimağ dan Düşkün ten den Ayrık otu beden den. Başkaldırmalı Tam demidir şimdi Bir şey yapmalı,,,,,,,,, Yeter artık bir şey yapmalı.! Doğrulup Semih’çe Haksızlığa ve zulme, Ölüm korkusuna sıkı bir elense çekip En azından, çoğundan, kararı’ndan Adam’ca Veli’ce ayağa kalkmalı.! Ölünecek se de arkadaş Özgürce yaşamak için, Ağaçlar gibi dimdik Ayakta, direnerek ölmeli...... 27 Ağustos 2017 |