YOL İŞÂRETELERİ ÖMRÜMÜN-IV
16. SAFLIĞIN SENİN
indim alın çatından topuklarına yârim indim peribacalarına kalbinin yüzünün anlamında sıra sıraydı -sezdim- dayanıksız telâşlarla dayanaksız kuşkular deli poyraz, saçlarını dağıtmış bir güzel tuttum düzelttim onları ıssızlığın gizlenmiş gizlenmemiş ya yanıtsızlığın yalnızlığın koydu bana dayanamam, tımar ettim yalnızlığını bir ara doğrularak gönül borcum var, dedin hüzün bağlarının ezgilerine duru güzelliklerdin âhir zamanda kanasıya içtim saflığını (*): Eliz Edebiyat, Ocak 2014, Sayı 61 17. DİNLE! a. gözlerinden gidiyorum senin dupduru begonyalar orda dururken senin saçlarından gidiyorum kaçak tütün sarısını andıran boynundan gidiyorum senin boynunun acemi ve acar hâlinden senin göğsünden gidiyorum bir dizi taşkınlıkla belirlediğim ağzından gidiyorum senin sevdanın ifâde edilemez yönünden b. sen şimdi son-yaz kıvâmındasın elbette derin bir kırılmadasın ayrılığa ayarlı nice gizdesin sesimi keklik sesiyle harmanlayarak güleç sabrından gidiyorum, dinle! (*): Berfin Bahar, Şubat 2014, Sayı 192 18. KALDIM İŞTE basbayağı kaldım işte en cılız yaprağından darbelenmiş fâilisürgünçiçeği’nin güz ortasında kahredici şarkılardı sövgülerdi derin saygısızlıklar duymak istemediniz dünyanın çatlağında vurdum kendimi kendimden başkasını vurduğum zâten görülmüş mü ki yıkıntılarda tüy derecesinde hafifmiş insan ağırmış ki: çekitaşına benzer iki yönü birbirine hizâladım habire yarıldığımda -anlamaya yeteneksiz biriyim ya, bilinir- sözün karşılığı göçmüş yaşamdan bana dalgalanmaklar, çökmekler kalmış bu diyarlarda (*): Körfez’de Edebiyat, Mart 2014, Sayı 6 19. PEKİ! dediğin olsun: alevlendir beni hadi, tözlendir eksiğini kapatma kırlangıcımın dediğin olsun bir kırgın ethos’um ben episteme’siz vicdan istasyonu’nda beklet kalbimi dediğinin hâricinde de bir şeyler olsun (*): Körfez’de Edebiyat, Mart 2014, Sayı 6 20. EY, AŞK! insan kokuştu ve çürüdü doğa nevrimiz döndü kan akışından görmüyorsunuz dört kitap ve elçileri tanrının gökyüzünü içercesine uçan kartallar ölümden bahsediyor duymuyorsunuz herkes kendi mağarasının devâsâ kovuğunda akşam kızıllığına da hasretlenen yok tecimevleri: sıkış-tepiş sanal aşklardan bilmiyorsunuz ey aşk: kadirimutlak duygular sığınağı! örtün bizi, öfkemizden bir direniş toparla! kalbimiz hurdahaştır, gözümüz ufuklarda (*): Beşparmak, Ocak-Şubat 2014, Sayı 179 |