ey benim minarem gökkubeye edeple uzanan nazeninim itaate çağıran şaheserim boyun eğişle yücelen elifim Allah bir diyenim yerden duaları toplayıp göğe eriştirenim gökten rahmeti alıp yere serpiştirenim bilalin emanetini bağrında gizleyenim sağırlaşmasın diye kalpler gizlediğini beş vakit seslendirenim
C*
ey benim minarem sen de olmasan şehirlerimizden yükselen her taş kibrimizin boyunu arttıracak yüzümüzü kızartacak, utancımızı katlayacak sen göklerimizi süslemesen gözlerimiz zulmet kulelerine kasvet tepelerine mahkum kalacak sen ağartmasan semalarımızı karanlık yolumuzu kapatacak taş yüreğinden suzişli nağmeler doldurmasa kulaklarımızı halimiz nice olacak
C*
minareler göğe uzanan ellerdir yalvarırlar arzın sahibine dimdik ayakta kalmak için minareler okşar göğün saçlarını güneş ışıklarını dağıtırken vuslatın heyecanını yaşamaktır göklerin zirvesinde sessizce beklerler sabahı heyecanla uyanırlar saba hüseyni ve dilkeşhaverana ücra bir yerde saklanan en güzel nağmedir gönüllere dolan ve coşturan
C*
hazların en tanıdık olanıdır geceyi delen sesler bir Allahüekber sesi ile silkinir gece en koyu yorgunluklardan buram buram yükselen ulvi bir nida lahuti bir seda ile gelir kendine gündüzler ezan-ı Muhammedi yankılandıkça minarelerden uykusu çekilir göklerin gönüllerde yanan ateşin alevi körüklenir pası silinir en koyu kalplerin arz u sema inler o soluklarla
C*
nice cansız sütunlar ezanla şahlanır tevhid şahadetle izahlanır şehrin siluetini süsleyen estetik abideler taşı mana yapan muhteşem bir sanattır minareler
C*
uzak diyarlarda tanıdık bir ses aradığınızda minarelerden yükselir ezan sesleri gizlice özlediğiniz sıla akşamlarına davet eder sizleri tarihin en canlı şahitleri kalkar aradan yüreklerin gurbetliği gurbet ezan-ı Muhammedinin yankılanmadığı yerdir gurbet minarelerden mahyaların ve şerefelerin yanmadığı yerdir gurbet uzak iklimlerin ta kendisidir
C*
göğe yükselen kalem gibi zarif minarelerin üzerine vurur öğle güneşi müezzin başlar uşşak , hicaz makamından çağrıya kurtuluşa davet eder insanlığı özgürlük sadece Rabbin huzurundadır minarelerden yükselir özgürlüğün heceleri seslenir beş vakit kalplerin nazlı çarpışlarına seslenir kendince minareler güneşin tam tepeden arza bakışında yer dinler gök susar sadece ezanlar konuşur minarelerden ezanlar minarelerden doluşur gül yanaklı zamanlara aşikar bir zamana medyundur minareler aşikar vakitlere kenetli
C*
ikindi vakitlerinde rast makamında yankılanır minarelerden ezan-ı Muhammedi yüreğin tam ortasında gül kokusu bırakır sanki ,hicaz makamı alır götürür sevilen ve özlenilen sevgililer sevgilisinin yanına minareler aşkın en yücesini fısıldar maşukların kulaklarına ondan duyulur gül kokulu çağrısı, efendiler efendisinin ondan duyulur tekbir sesleri sanki zaman asr-ı saadete kenetli sanki minarelerde bilal-i Habeşinin tanıdık sesi
C*
minareler ki, ayna tutar nazargahına kalplerin minareler dokunur usulca geçmişe kilitlenmiş ruhlara ruh huzura erer ezan sesleri yankılandığında güneş vedalaşırken gündüzle segah, eviç ve acemaşiran yankılanır minarelerden tanıdık gecelere selam eder sanki yıldızlar
C*
uzaklıklar yakındır artık eksiklikler tamam dinlendirmeye dünden meyillidir minareler yorgun akşamlarını yatsı vakitlerinde minarelerden hicaz, uşşak ve bayati yankılanır gecenin sessizliğine verir yerini minareler gökyüzü ile sessizce sohbete eşlik eder sabahlara kadar süren sohbetlerde
C*
uykuyu avutamayan yıldızlardan gecenin koynuna saklanmaktan haz duyan aydan söz edilir kürsü, pabuç, gövde, şerefe, petek, külah ve alemiyle minareler bir elif gibi çekilir göğe inci gibi dizilir aşıkların gönüllerine camilerin göğe uzanan elleridir minareler ezan, sala, temcid, münacat, kaside, miraciyye regaibiyyeler ile her vakit niyazdadır camilerin elleri minareler gönüllerde yanan ateşin körükleri minareler bir ömrün bitmeyen virdleri
C*
ey benim minarem sana karşı olmak nemrutun safında olmaktır sana karşı olmak babil kulesine alçalmaktır sana karşı olmak firavundan emir almaktır sana karşı olmak hamana taş taşımaktır sana karşı olmak musanın ilahını yalanlamaktır dimdik duran bir kölenin göğsüne kızgın güneşte büyük bir kaya bırakmaktır bağrındaki emanete ihanet bilalin sesindeki çağrıya karşı durmaktır gökdelenlerle ezilen insanlığımızı bir kez daha ayaklar altına almaktır sana karşı olmak Hakkı yalanlamak sana karşı olmak Resulün kalbini kırmaktır
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
yer dinler gök susar şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
yer dinler gök susar şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
Sevgi ve aşk,ulvi bir seda,var oldugunu bile bile farkındasız dünya,arıyor aslında ,gönlü yasta,yüregi ateşte ama sanıyor buldum dedigini taşıyan insanda ,sonra degil diyor,bu degil aradıgım sevda,yanlış yerda aradıgını bilemiyor arayan insan , aslında kovalanıyor o sevgi huzurundan,ben diyor ben aradıgın ama yanlış yollarda arıyorsun beni, aslında çok yakınındayım halbuki,bu ne hasret böyle bana gelen yollarda,hazin bir bekleyiştesin,diyorda sesini yüreginde duyan insan farkındasız buldum seni derken bakıyor artık son sesiymiş, bir daha ki sukutunda yumuyor gözlerini tebessümle,kendi kendisine ,ne kadarda yakınımmış aradıgım sevdam ile sevgim diyorda,,,,,, Geç kalmadan kavuşalım bu gerçege herbirimiz inşallah...Zira her yol oraya çıkıyorda anlayamıyoruz sanırım..
Redfer hocam,gönlünüze selam olsun...Teşekkür ederim ve kutlarım yüreginizi. Kaydınız bir kıymet,kaleminiz daim olsun..
Bu gün gönül yaralanmış,yine gönlüm hoş degil, derya,, Musa Eroglu sazıyla... Her günü insanın hep yare yara....
Şu ilahi duygular karşısında., İnsanın boğazının düğümlenmemesi elde mi.., Müthiş bir konu seçmiş, kusursuzca ve ustaca anlatmışsınız. Değerli üstadım.., Takdirim, alkışım, tam puanım helalin olsun, ihya oldum vesselam. ___________ Allaha emanet olun.
ey benim minarem sen de olmasan şehirlerimizden yükselen her taş kibrimizin boyunu arttıracak yüzümüzü kızartacak, utancımızı katlayacak sen göklerimizi süslemesen gözlerimiz zulmet kulelerine kasvet tepelerine mahkum kalacak sen ağartmasan semalarımızı karanlık yolumuzu kapatacak taş yüreğinden suzişli nağmeler doldurmasa kulaklarımızı halimiz nice olacak