Pencereler
yokluğunda karanlığa açılır pencereler
ne kadar da haklıymış ıssızlığına iyi bak derken şair... senden ayrılalı bir asır geçmiş gibi oysa dün bir bu gün iki biz zamanın kovaladığı ölümlüleriz biliyorum kaçıp kurtulmak nafile amma aşk var ya aşk sanki ölümsüzlüğe çare hiç bitmese günler aşka yorgan olsa gece sevilsek sevsek gönlümüzce oysa şimdi hüzünlendiriyor beni kızıllığı pencereme düşen çok sevdiğim gün batımı eyy zihnimi alıp götüren girdap göğün tavanına çivilediğim düşünce İliklerime işleyen soğuk rüzgâr turna çığlığı güvercin matemi kalbimi delip geçen bakışlar başımın üstünde dolaşan sancılı bulut alnımdaki yazgıyı döven yağışlar nedir sizden çektiğim dinmedi mi öfkeniz dolunaysız gecelerde çoğalan korkum diken üstünde bir anlık uykum rüya görememek hayal kuramamak umudu yitirmek bu olsa gerek yokluğunda karanlığa açılır pencereler kesmiyor hiçbir şey artan ağrılarımı kırık kanadını sürüyen kuş gibiyim hani nereye bastığını bilmez ya insan kurt kapanına düşmüş sarhoş gibiyim ve halimi arzediyorum halden anlarsın diye sürekli çıkıp çıkıp bakıyorum yokluğuna açılan pencereye nerdesin? Arap Kurt |