ZAKİR KUŞLARŞiirin hikayesini görmek için tıklayın Okuyacağınız/okuduğunuz bu çalışma bir şiirden öte, bir Cuma akşamında nefis terbiye mektepleri olan bir zikir meclisindeki o akşam yapılan dersin kuş diliyle anlatımıdır. Takdirlerinize efendim...
Seherde öten kuşlarla
Meşrebim aynı herhalde. Aklıma geldikçe bu duygu Daha yakınlaşıyorum onlarla. Ne güzel ötüşüyorlar hem de ahenkle Ne yanık gönülleri var Gönül birliğimiz var onlarla. Zamanı da iyi biliyorlar hani Hemde dervişlerin kazanç zamanı O güzelim seher vaktinde Hiç olunmaz mı onlarla? .. Uyanık gönüllere arkadaş Yanık gönüllere yoldaş İhvandır onlara cümle derviş Nasıl beraber olunur Bu kuşlarla bir olmayanlarla? .. Sanki bir halaka olmuşlar Bir zâkirbaşı etrafında Zaman zaman esma almışlar Tefekküre dalmışlar gibi Hep birlikteyiz Bu güzelim kuşlar ve bu ahengi Kuşlar gibi duyanlarla. “Fâ’lemennehû”dan sonra; Lâ ilâhe illallah... Lâ ilâhe illallah.., Önceleri ritim yavaş, ses kısık Sonra hızlanan ritim ve gürleşen sesler Bu ses, duyan gönülleri besler. O kadar kalabalık bir koro ki Hem de düzenli Seslerin hepsi gırtlaktan; Lâa’ilâhe il lal lahh... Lâa’ilâhe il lal lahh... Ses ve ahenk artarak devam ediyorlar Kısmeti olanlarla birlikte. Öyle gürleşiyor ki zâkir kuşların sesi Her halde duyulur semâlarda. Seyyare melekler iletmişlerdir Mevlâ’ya Bu mecliste olup bitenleri Yazılmıştır sevap defterine bir değil on’larla. Bâzan tesadüfen bulunulur, Kişi sevdikleriyle beraberdir.”in hatırına Günahlar bağışlanır inşallah Emri İlahi de böyle değil mi? Sonra durulup yavaşlıyor Fırtınadan sonraki denizler gibi. Ortada bir kanat çırpılır: “Celle celalühû” Ses yok, nefes yok gibi... Sanki Batıpark’da ağaçlar, Ağaçlarda dallar, Ve dallarda hiç kuş yok gibi Sessiz bir bekleyiş var. Anlaşılıyor ki bir esma bekleniyor... Derken gür bir ses; “Allah’tan başka ilah yok! İlle Allah vardır! ..” “İl lal lahh, Al lahh... İl lal lahh, Al lahh.”(c.c) İsbatiye söyleniyor olmalı. Sesler yine yavaş yavaş yükseliyor. Ne güzel bir tertip var şu kuşlar korosunda Hiçbir kuş, geçmiyor diğerinin sesini Huşû içinde söylüyorlar derviş canlarla. Ayırma ya Rabb’i bizi kuşlardan Hep birlikte olalım kuşlar ve Kâlbini tevhidle yuyanlarla. Bu defa ortadan bir ses geliyor Kuşları ve dinleyenleri titretircesine; “El Evveli Allahh, El Ahiru Allahh. El Zahiru Allahh, El Batınu Allahh...” Kuşlarda tüyler diken diken! .. “Men kâne fî kâlbihî Allahh, Fem’înuhû fiddareyne Allahh, Ve men kâne fî kâlbihi gayrullah, Ve hasmuhû fiddareyne Allahh.” Aman ya Rabb’i! .. Açıklama geliyor ki dayanılır mı? “Her kimin kâlbinde Allah varsa, Onun muini Allah’dır.” Aman Allah’ım meded. Bütün kuşlar nefeslerini tutmuş adeta Sessiz ama içleri dopdolu. Allah aşkı kaynıyor Sanki bir kıvılcım bekliyor. Bir ılık akıntı var kâlplerde Aşk budur herhalde, sevgi bu olsa gerek. Dünya ve dünyadakilere duyulan aşk, Maşukuna kavuşunca azalır zamanla. Allah aşkı öyle değil ki! .. Maşuka yaklaştıkça aşkın yakma derecesi Sürekli artar. Öyle olmasa pervaneler dönüp dönüp Atarlar mıydı kendilerini ateşe? Aman Allah’ım... Duygu dolu bir kâlple esma beklerken Nefesler tutulu. İşte hep beraber; ”Ya, Allahh...(c.c.) Öyle bir Allahh deniliyor ki Bir defa Allahh deyince bir daha Çıkıyor esma, o güzelim ağızlardan. Ya, Allahh(c.c.) Sanki içlerinde ki ilahi aşk boşanırcasına Söyleniyor. Ya, Allahh Bütün azalar emrine girmiş kâlplerin Kâlpler ise bundan mutmain. Bütün kuşların kapalı olmalı gözleri, Aceba sararmış mı yüzleri? Ya kanatları ne durumda, El gibi bağlamışlar mı saygıyla? O da ne? Sesler kısılmış bütün teslimiyetle Görülmeye değer diyeceğim ama Aslında o ânı yaşamak gerek. Nasıl bir hâl Allah’ım... Kuşlar da elif cüzünü okumuşlar galiba Elif’den Ye’ye kadar biliyor olmalılar. Ne de güzel özenerek çıkarıyorlar Hem de uzatıyorlar, Lâmelif’den önceki He’yi. Allâahhhhhhhhh........(c.c.) Sanki koca bir deniz dalgası Kıyıyı dövercesine “All-...” derken, Sonra da dalganın tekrar denize dönerken Kumsalda çıkardığı hışırtı gibi “-llahhhhhhh....” Esma tamamlanınca ne muhteşem oluyor. All llâahhhhhhhh.... Ciğerler doluyor ve boşalıyor All llâahhhhhhhh derken. Bir ara; Sözü en çok dinlenilen, cıvıltıyı susturup; “Atın kâlbinizdeki hesapları, Alacağı vereceği sonra hesaplarsınız. Meşgul etmeyin kâlbinizi başka şeylerle. Sadece Allah’ı düşünün ve öylece zikredin.” Diyerek sitem dolu bir ikaz ediyor. Ne kadar haklı bir ikaz. Gafletinden avcıya yem olan kuşlar gibi Şeytanın avı olunmamalı. Böylece taklidî zikirden Tahkikî zikre kavuşmalıyız. Bu duygularla tekrar başlanıyor All llâahhhhhhhh...(c.c.) Şimdi gözlerinden yaşlar geliyordur. Ama bu anda gelen gözyaşı “Allah aşkından olunca kâinatın haberi olur Ve bu göz yaşı farklı bir kanaldan gelir ki, Tadı acı da değil, tuzlu da. Ayrıca Dokunduğu ten parçasını Cehennem ateşi yakmaz” Diye inanıyor, bu yolun büyükleri. Diyorum ya bu kuşlarla Aynı meşrepteniz herhalde... Hafif bir sükunetten sonra “Ya Rahman, Ya Rahim, Ya Allah Ya Settar, Ya Gaffar, Ya Allah.(c.c.) ” Deniliyor birkaç defa. Ardından da: “Ya Rabb’i günahlarımızı; Settar isminle setr’eyle. Amîn... Gaffar isminle aff’eyle. Amîn... Habib-i edibin hürmetine, İnsü Celalin hürmetine, Azameti Kibriyan hürmetine ya Allah...” Hep birlikte Amîinn... diyorlar sanki. Şimdi de Allah diridir demek istiyorlar: Hayyy, Hayyy, Hayyy Allah...(c.c.) Sonra yüceliği ve kudsiyeti dile getiriliyor: Hûû, Hûû, Hûû Allah...(c.c.) Bitiminde güzel bir nağme ile “Entel Hadi entel Hakk,Leysel Hadi ille Hûû, Ya Hûû ya Hûû, ya men Hûû, Lâ ilahe illa Hûû.” Hûû, Hûû, Hûû’lar uzayıp gidiyor Huşû içinde. Artık sonuna mı geliniyor bilinmez. “Hayyul Kayyum ya Allah” cümlesi Söyleniyor gibi geliyor cıvıtıları Dinleyenlere. Bazı kuşlar ilahi de mi söylüyorlar? Sanki kaside sesleri geliyor gibi. Cezbeye de gelirler mi aceba? Dünyadaki bütün çocuklar Aynı dili konuşur derler. Zâkirler de öyle aceba? Aman ya Rabb’i! .. Senin ilim ve kudretinden Birşeyler öğrendikçe anlıyoruz Ne kadar bilmediğimizi, Ve idrak etmeye çalışıyoruz “Ağaçların kalem,denizlerin mürekkep Olması halinde bile ilmini yazmaya Yetmiyeceği” gerçeğini... Her varlık kendi lisan-ı haliyle Seni zikreder, sana şükreder. Bir idrak edebilsek, Tam idrak edebilsek diyorum. Kuşların her sabah, ama her sabah Güneş doğana kadar, yani Namaz geçene kadar ötüşleri ne güzel. Coşku bitiyor güneş doğunca, Bazıları devam ediyor, tek tük. Kimbilir duaları ne güzeldir kuşların, Kimseyi ayırdetmeden sevapları Bağışlıyorlardır herkese. Hatta imanlı hasımlarına bile... “Kaaffe ehl-i îman ve kaaffe ehl-i İslâm ervahına” Öyleyse biz de: Amîn... demeliyiz kuşlarla. Zaten başlarken ve biterken aşır okuma sesi Geliyor gibi. Diyorum ya, Meşrebimiz aynı herhalde kuşlarla. Kuşlar da gür sesle ötüşüyorlar Seslerini duyanlar, huzur-u İlahi’de Kendilerine şahitlik etsinler diye herhalde. Akla cehrî zikredenler geliyor; Kadirî mi yoksa bunlar, ya da Rufaî; Halvetî mi, Cerrahî mi, yoksa Mevlevî? Acep zikir bahçesinin hangi gülünün Rayihası sarhoş etmiştir onları? .. Kuşlar; İçlerinden geldiğince saf Ve riyâsız olarak ötüyorlar. Kimseyi korkutmadan,bıktırmadan. Elini verenin gönlü de gidiyor elden Artık bırakmıyor tevhidi dilden. “Nerede görürseniz girin ve faydalanın, Bu dünyadaki cennet bahçelerinden.” Buyurmuyor mu? Allah Resulü (s.a.v) . Yolumuz düşebilir bir sabah böyle bir meclise Ama her gün olduğunu bilirsiniz. Her sabah girmeli bu gibi meclislere Bekleyelim sabahların nurlu vaktini Mahşer harmanına götürmek için İbadetle yeşertelim ekilen ekini. Hizmet edelim ki, himmet edilsin Çünkü himmet, hizmetin mükâfatıdır. Allah’(c.c) için biraraya gelenler Sadece bir değil misliyle alır ecrini. Birde Üstad’ın dediği gibi: “Vermek istenmese, istemek verilmez! ..” prensibini unutmayalım. İstemezsek verilmez. Ya Rabb’im: Mahşerde görmemek için dehşet, Aczimizi idrak etmeyi bahşet, İstemeyi gönlümüze nakşet... Duymuşsunuzdur ümit ederim, Muhterem Mehmet Emin Ay’ı, Şairin tercümanı olarak; “Selamımı arz eyle Resûlü Sekaleyn’e.” Derken yanıyor ve dinleyenleri Yakıp kavuruyor. Kuşlar sadece Maraş’ta Batıpark’da yok Her yerde bulunuyor. Herkes kendisini bir kuşlar meclisi İçine katar ya da öyle düşünebilir. Kâlpler tefekkkürde Diller tezekkürde, İster cehrî, ister hafî Sen Allah’ı an, kâfi. “Kâlplerden geçeni Allah bilir.” Emri İlahî bize kılavuz. Bir esma bekleyelim kuşlardan, Zâkir kuşların kuşçularından, Yavrularından, oğullarından, Kuşçuoğlu’ndan da bekliyelim. Nefsini yenen Galip’ler gelsin Galibî’lerde gelsin bu meclislere. Sev bizleri ya Rabb, Sevdir bizleri ya Rabb. Sevindir bizleri ya Rabb... Dua ve ibadetlerin kabulü için, Sevaplardan îman ve İslâm ehlinin Nasiplenmesi, Yaşayanların huzuru için, Yaratılanların adedi, Kendisinin razı olduğunca, Arşın ağırlığı ve kelimelerin adedince; Diyelim hep beraber...“Fâ’lemennhûû, Lâ ilahe illallahh... İllallah, Allah... Hayy Allah... Huû Allah... Allahhhh...” 23 Mayıs 2000 Mustafa Zincirkıran |