YOKLUĞUN VE SEN
Deniz miydi gözlerimdeki sen
Yâda bir kuş muydum rıhtımlarında süzülen Havamıydı bu soluduğum? Bilmiyorum, Rüzgâr mı yoksa iliklerimde gezinen? Yaşıyor muyum sensiz ya da yaşamak bu mu? Oysa gönlümün taş devirlerine dayanırdı Sana olan tutkunluğum. Ve de Gözlerim gözlerine değdiğinde Yanaklarımın kızarmasıydı en büyük mutluluğum… Dün, bugün, yarın Bilmiyorum zaman denen kavramı İçimdeki çığlıklarla çağırıyorum seni Ve de sendeki beni Bir ney gibi inliyor bu yürek Cesaret zırhımı giyse de birçok kez Söyleyemedi bunları sana ürkerek. Belki unuturum ümitleri içinde Uzun ve tedariksiz yollara attım kendimi Gözlerimdeki hicranla yaşamak için sensizliği Güvercin kalbime gömdüm özlemimi Ama olmuyor Sağa, sola… Ne yana baksam sen vardın. Kapatsam da ellerimi yüzüme Seni görüyorum yine her yerde… Karartım gaz lambalarını bir daha yakmamak üzere Taşlar koydum bir daha kimse uğramasın diye yollarıma Tiz bir ses kulağımda Sanma ki bitti sanma ki yoksun Hala hissediyorum seni titreyen ellerimde. |