Karanlık Geceler(d)e Yıldız Olmak İstedim
Ben Necmeddin Öğretmen...
“Ya âlim ol, ya talebe ol, ya dinleyenlerden ol, ...yahut bunları sevenlerden ol, ...beşincisi olma, helâk olursun.” diyen bir Peygamberin... ...ümmetinden biri olarak düştüm Siverek yollarına... Yolumu gözleyenler vardı Çiftçibaşı Köyü’nde "Öğretmenim" diye adımı sayıklayanlar vardı uykularında Yarınları parsellenen körpeler vardı heyhat!... O yüzden bir kez bile düşünmedim dönmeyi Ben Necmeddin Öğretmen... Annemin gözleri yaşlıydı beni uğurlarken seherde Gözlerinden okunuyordu babamın haklı gururu Torul’un Demirkapı Köyü’nden yola çıkarken... ...bir kuş kadar hafif hissettim kendimi Çok uzaklarda, harap ve ışıksız köylere... ... ışık götüreceğim için kıpır kıpırdı sol yanım O heybetli Zigana Dağı’nın zirvesi kadar... ...mağrurdum, boran borandım bu yüzden Ben Necmeddin Öğretmen... Çiftçibaşı İlkokulu’nda hem müdür, ...hem öğretmen, hem de müstahdemdim Gün geldi akan çatıyı tamir ettim... ...yavrularım ıslanmasın diye Gün geldi sobayı yaktım tezekle... ...çocuklarım üşümesin diye Gün geldi köy çocuklarının getirdiği o sımsıcak... ...tandır ekmekleriyle öğün savuşturdum Gün geldi merhem oldum... ... istikbali çalınmış bir çocuğun kanayan yarasına Ben Necmeddin Öğretmen... Dinimin yıldızı olayım diye... ..."Necmeddin" koymuştu adımı... ...tevekkül ehli can babam, canım babam Soyadımla müsemma doğmuştum ben Yılmak nedir bilmedim o yüzden İsmimin de hakkını vermek istedim Onun için aştım karlı dağları, taşlı yolları Üzülme, gözyaşı dökme baba! Aksine sevin, gurur duy şehit evlâdınla Zira nefes aldıkça hep sana lâyık olmak istedim Ben Necmeddin Öğretmen... Doğu, batı, kuzey, güney diye ayırmadım... ...canımdan aziz bildiğim bu güzel memleketi ’Biz eğitim neferiyiz, nereye gitsek en iyisini yaparız’ dedim ’Vatanın doğusu, batısı, ilerisi, gerisi olmaz’ dedim ’İnsanın Kürdü, Lâzı, Çerkezi, Gürcüsü olmaz’ dedim ’Bu bereketli topraklar hepimize yeter’ dedim ’Bizler bir elmanın iki yarısıyız’ dedim ’Biz dirlikte ve birlikte Türkiye’yiz’ dedim ’Hepimiz kardeşiz’ dedim Ben Necmeddin Öğretmen... Nefretin kavruk çöllerinde bir damlada umman olmak istedim Berfinlerin hayallerini yeşertmek istedim can suyuyla Baranlara ışık olmak istedim Siverek’in yıldızsız gecelerinde Temmuzun kavurucu sıcağında şehadet haberimi aldıklarında... ...dalı kırıldı Civanların, Rojdaların, Berivanların... Dağlardan kopup gelen bir çığ, tuz buz etti kardelenleri Kahpe bir kurşun sıkıldı bin yıllık kardeşliğe Barut kokuları karıştı karanfil ve gül kokularına Ben Necmeddin Öğretmen... Haziranın ortasında sılaya dönerken pusu kurdu zalimler Puslu dağlardaki o tedirgin bekleyişten sonra.... ...kirli bir silahtan çıkan mermi saplandı göğsüme Ateşe verildi bir ömür yeşerttiğim pembe hayallerim Naylon lastikli esmer bir köy çocuğunun... ...gözünden süzülen sımsıcak bir damla yaş değdi alnıma Kanım terine karıştı puşili bir Anadolu çocuğunun... Yıldızlar gördüm o kapkaranlık gecede Beni bir mıknatıs misali kendine çeken yıldızlar... Ben Necmeddin Öğretmen... Gözüm arkada kalmadı son nefesimi verirken Bayrağımı düşürmedim gönderden, çok şükür... Şehit kanlarıyla sulanan bayrağımın kokusu sinmiş üzerime Anne bak, bayrak ne kadar da güzel yakışmış tabutuma Temennim, sarsılmaz inancım ve vasiyetim odur ki... ...siz de düşürmeyesiniz şanlı al bayrağımı yere Onun izinde yürüyesiniz aydınlık yarınlara Zira kefen niyetine o örtülecek tabutumun üstüne Onun gölgesinde uyanacağım kıyamet sabahına Onunla söyleşeceğim kapkaranlık gecelerde... M. NİHAT MALKOÇ |