hakkın baki unutma?Gülümse diyorum seğirten hecelere, gamzelerin belirsin her gülüşünde sabaha her zamanki gibi, gülüşünle gülmek yakıştırır sana herkesten çok bu unutma.. Bir buse konduruyorum usulca bilinmeze, uyanacak mısın gibi her sabah yanımda Hele ki yanılsamanın tetiğinde gibi Şüphe götürür oysa şaibeli düşlerim hatırlarımızda Kanatıyor için için yaşadıklarımız hayal aleminde yazılıp anılıp anlatılmayınca Şimdi bir şarkı olmak vardı Paris sabahlarında, gülümseyen yüzendeki çilek dudaklarında Bir rüya ya da bir perhiz, Aşka delalet zincirlerinde benliğin, gündüzden geceye usulca Yangınların merhalesinde merhemiz kabuk tutan yazılmamış sevda girdabımızda, İstihbaratı yenilginin teneşir paklayan cümle tadında karmakarışık hazlarda,. Sokulduğum teninde suskun cümlelere teğet geçen varlığın pırlanta ağırlıgında, İstikrarsız kalıyor yirmi dokuz harf, Yaşanmışlığın sancısı burkarken yavaşça Aldığım aktardan bir avuç umutta, Sancılı günlük eş zamanlı sevdamıza Senin tenindeki lavanta kokusunu dudaklarındaki çilek tadını unutamıyorum da Aldığım her nefeste, yaşadığım gün ellerimden kayıp giden zaman bal tadında, Bir aşka meyletmiyorum sabahın hicaz makamındaki çalan şarkının son nakaratında Alaturka bir müzik eşliğinde, mesafeler anlamını yitiriyormuş yüreğinde hissettiğin anda Yıllar sonra yine aynı ben Onca kalabalık içinde, seninle yapayalnız tek başıma. İnfilak eden ne çok yüküm varmış edep hayâ el âlem ne der yasaklar girdabında Düşüncelerde, yitilen zaman aralığında, el alem ne dere heba olan sevdama Adına, Kıyama durduğum yüreğinde sere serpe, akşamdan sabaha koynunda Umulmayan unutulmayan sayılı o gecelerde, Yetkili merci her zamanki gibi gölge tadında. Bayat anıların acısı; şimdilerde, şahit olan Paris gecelerinde ,şanzelize ara sokaklarında panzehiri sadece sende olan yanılgı hala sandıklara gizlenmiş ki gönderilmemiş mektuplarda Ele alem ne der uğruna heba olan bu ömre ihanet eden, bir pulu bile olmayan, Zarfında, Gönderilmeden saklanan sayısız mektubun sahibesi o şaibeli şair ben kimin umurunda, Desem ki demediklerini maruzat belleyip bölünsem tam ortamdan ve ansızın iki parçaya, Ve ansızın dokunsam gök kubbeye herkes daha biraz zaman derken uykunun sefasında Kayıp bildiğim onca umuda veryansın ederken bu ten ıslaklığı sabahın alaca karanlığında, Ayıp olduğunu söylemekten imtina ettiğim, zemzem şerbetli içerirken hazlara Yazılmayan bize sevda masalımızı yeniden yazsak dilendirsek Ferhat la şirinin anısına, Yine kırık kanatların dingin güne el açıp dualar okuduğu; sabahın ilk ışıklarında Sair zaman sair hikâye, Teftişe çıkan yorgun yüreğin sunumunda yine eskisi gibi olur mu bu yaşam acaba, Bir de senden sonra kan emici kadınların girdiği ruhsuz bedenimdeki gözü dönmüş insanların anısına bedensel acılığın karın tokluğuna, Harcadığım zamanın izdüşümüne acıyorum şimdilerde: Beynime yüklediğim sabır, şükür, ve omuz hizasında kefaretim, elde kalan benden ve senden bana Yazmayı becermediğim o sırrımız mezara kadar taşıyacağım o sevda girdabında esraengiz giz hala : Gelceksen gel ben aynı yerde ve sözümdeyim seni ilk tanıdığım yerde ilk günkü sözde bunu unutma |
Çok çok Beğendim…
……………………….…………………. Saygı ve Selamlar..