YÜREĞİMİ YARĞILADIM
######YÜREĞİMİ YARĞILADIM######
Ben:Günah keçisi arıyordum yaşadığım olumsuzlukların hesabını sormak ve cezasını kesmek için mahkeme kurdum. Zekeriya ÇAPANOĞLU Olarak Dünya,ya Gözlerimi açtığım günden bu yana Elli yıl gibi yarım asırlık bir zaman diliminin içerisinde,Çocukluğum,da yaşadığım acı tatlı anılarım yoksul ama mutlu huzurlu günlerim çevremde sevilecek ve hayatı sevebileceğim yönlerim,Gelecek,te ne olacak endişesi değil her şey hayal ettiğim ğibi olacak düşüncesi vardı aklımda,Hayatı günlük mutluluğu anlık yaşardım Çocukluk işte arkadaşlarımla,çelik çomak,saklambaç oynardık bazan saklandığımız yerden kendimizi dahi bulamadığımız olurdu,Kendimiz yapardık kendi oyuncaklarımızı,Bu gün üretilen oyuncaklar yoktu o günlerde yada paramız yoktu sahip olabilmek için,Lastik ayakkabi topuğundan araba tekeri,Lokum sandığından kasa,Ardıç ağacından gövdesini yapardık,Direksion simidini sekizlik inşaat demirinden,ışıklandırmasını el feneri lambası, pil ve kablo,larla kendimiz çekerdik tesisatını,yaptığımız arabayla evlerimizin damına akmasın diye killi toprak getirir Babalarımıza yardımcı olurduk kocaman yüreğimizle, Damlarımızın üstünde topaç dönderirken vaktin nasıl geçtiğini bilmezdik ancak hava kararır göz gözü görmez olursa eve gitme vaktinin geldiğini o zaman anlardık,Kurban Bayramında kesilen hayvanların aşığını çıkartır kurşun dökerdik altına iyi pavlasın diye,Tornada yapılmış Topaç,a Hacın lillişi derdik ne anlama geldiğini bilmeden Köy yerlerinde Dedesi Şehit veya Savaş Gazi,si olan Devlet,ten Maaş,lı Dedelerin Torunları alabilirdi Renkli Topaçları Camdan yapılmış misketleri günümüzde reklam izler gibi bakardık arkadaşlarımız oynarken, Fakir çocuklarının oyuncağı Yazın günlerinde Gazoz kapağı Hayvan aşığı olurdu genelde, Kış günleri Kızak,larımızı Kereste ve Tahta,lardan yapardık var ise Depolarımızda yoksa eski plastik çamaşır leğenleri veya bir parça naylon muşamba bulur giderdik yüksek Tepelerden aşağıya doğru kaymaya ne güzel günlerdi ne açıkırdık ne susasırdık Aklımıza gelmezdi yemek içmek Sağlıklı mutlu yaşamak bu olsa gerek, Birimiz yakınını kaybetse bütün köy yasını tutar Radyo açıp ajans dahi dinlemezdik aylarca Komşumuzun Tavuğu kaybolsa ölüsünü veya dirisini bulmadan uyumazdık gece boyunca Güven vardı o zamanlar kimse kimsenin bakmazdı yan gözle malına ırzına namus,una Çocukluk günlerim hiç bitmesin isterdim ama o günlerde yitirdim Babamı sanki çevremizde,ki en büyük Dağ şidetli bir depremle yer altına girmiş gibi içimde bir boşluk oluştu Baba,sızlığın acısı kor Ateş gibi yakmıştı yüreğimizi, zaman geçtikçe çocuklar büyüyor Büyükler kocuyor Kocayanlar ölüyordu malesef,Bizlerde gençlik ve erğenlik dönemine girdiğimizi anlamış olmamız neticesinde kendimizi kabul ettirmek için büyüklerimize karşı asileşmeye başlardık Dediğim Dedik Çaldığım Düdük hesabı Yemek seçmeye başlarız Anne,mizden Oklavalı Terlik yada Büyüklerimizden osmanlı tokatı veya ucu nakıtlı meses sopası yemek için o olurdu gençliğimizin verdiği ateş söndürülürdü böylece Büyüklerimiz görev taksimi yada iş bölümü yapardı günlük olarak Aile içinde kardeşler Arası Kimi üç beş hayvanın çobanlığını yapar Kimi Tavukların yeminden suyundan yumurta ,ların toplanmasından sorumlu olur Kimisi Anne,sine yardımcı olur ev işlerinde Kimi köy işlerinde Baba,sinin destekçisi Sayğı Sevği içerisinde çalışarak sağlardık Hayatı yaşayabilme adına geçimimizi,Kimi,side Gurbetelde el işinde çalışarak parasal destek olurdu aile bütçesine o günler bu günlerden daha güzeldi inanın ne kimsenin sitresi vardı nede piskolojik sorunu insanların yaşam savaşından düşünmeye fırsatı olmazdı, Beyninde üretim yapamazdı kirli düşüncelere dalıp Aniden ölen,e Nazar götürdü,Yatağında günlerce hasta yatıp ölene çaresiz derde düşmüş ölümü ondan olmuş derlerdi Doktoru Hastanesi yoktu ki bilinsin köylerde yaşayan insanların derdini böylesine yaşam savaşı sürerken Anne,min vefatı derinden sarstı ne yapacağımızı şaşırdık ayakta kalabilmek için bize sunulan bu hayatı doğru ve şerefli bir çizğide sürdürebilmek adına çalışmak geldi Aklımıza gençlik sayfasıda kapanıverirdi suratımıza nitekim yuvadan uçma zamanı gelmiştir kuş misali,her birimiz bir yerlerde geleceğimizin, rızkımızın,ekmeğimizin peşine düştük büyük şehirlerde,yedi kardeş,in otuz dönüm tarlada geçinmesi zordu köyümüz,de Baba yurdu viran oldu ne ev kaldı ne bir oda her şey yalan oldu ama köyümüzde geçirdiğimiz mutlu huzurlu günlerimiz anılarımızda senede birde olsa her yaz gidip ziyaret ediyorum özlem giderip hatıralarımı canlandırıyorum gözlerimde daha dün gibi gelsede otuz iki yıl geçmiş aradan neyse,ki gelecek hayali geçim davası bir ekmek buldum devlet kapısında hergün evime götürebilmek için canla başla çalıştım yıllarca çok şükür hem hayalini kurduğum geleceğim hemde başımızı sokacak evim oldu ama aradığım huzurru mutluluğu bulamadım kurduğum yuvamda yaşam standardım yüksek olmazsada çok şükür muhanete muhtaç olmadığımız ortada Allah ne verdiyse eş dost,akraba kimlerin kismet i var ise yiyip içiyoruz bir arada halimize bin şükür doğruluktan şaşırıp bu günümüzden aşağı düşürmesin sağlığımızı korusun inşallah Vatan,ımız Millet,imiz ziyan görmesin çalıştığım yıllarda görev başında iken aldığım haz erdiğim mutluluk kadar emekli olduktan sonra mutlu olamadım birdaha insan iş hayatında dört dörtlük olsa,da şansı evlilik,te kaderi baştan gülmemişse yüzüne ömrünün sonuna kadar da gülmezmiş birdaha bu yönde var olan şansızlığıma sitem ettim,kader,ime kin,yeter, çekilecek yanın sevilecek yönün kalmadı dedim yüreğime.... Bu Gece El Çekilince Başlattım Mahkemeyi Yarğıladım Yüreğimi Aklım Hakim, Vicdanım Savcı,Duyğularım Tanık, Yüreğim Sanık oldu,suçlu bulundu yüreğim, gönlümün zindanlarına kapattım diri diri gömdüm karanlıklara. 05.07.2017 Zekeriya ÇAPANOĞLU |
Güzel bitmeyen Duygular şiir dizelerine yansımış...
Kutlarım...
................................................ Selam ve Saygılar..