cennet-i aşk...su ateşin efendisidir gölgelerde güneşin kölesi ve biz gözyaşlarımızdaki yosun tutmuşluğumuzla bir zamanlar cennettik ta ki bir varmış zamanların yokluk sarkacında asılana kadar günahlarımız en çok kabuk bağlamayan yaralarımızda açardı suya secde ile eğilen ateş çiçekleri güneşe de tapardık elbet yağmuru içtiğimiz günden beri döl tutmayan şafaklarda toprağa uyanmaktır ölüm işte tam da bu yüzden bir serçe uçuşu kadar kısa, bir kuzgun çığlığı kadar uzundu dudaklarımızdaki ayinler avuçlarımız kaktüs alnımız çöl hangi duaya sığınsak bir samyeli rüzgarı bitiverirdi sancımızda ve önümüze kattığımız tüm seraplarda kaybolurduk yarılan göklere tuzunda kuruyan denizlere ve her tonundan mızraklanan renklere rağmen hem kölesi hem de efendisiydik her iklimden cennet-i aşkın ve biz bedenlerimize ilişen gecelerin çıplaklığına aldırış etmeden önce gölgelerimizden başlardık sevişmeye sonra mı, sonra usulünce ölürdük… ilhanaşıcıhaziranikibinonyedi |