SEVDA FIRTINASI
Yıldızları dökülmüş bir gökyüzü gibi,
Yalnız kalırken karanlıklarda. Ay, bir ok gibi saplanır pencereme. Parçalanır yüreğimde hüzünler, Batar gecenin ayaklarına can kırıkları... Bir akşamın uçurum kenarındayım. Fırtınanın kollarına bıraktım, Sevda yağmurlarını. Haykırsam sesim yankılanır mı? Kaya gibi gövdene çarparak. Uzatır mısın bana hayallerini? Çıkarır mısın beni bu kör kuyulardan? Sen hiç sevdanın tipi, boranına tutuldun mu? Titredin mi hasretin ayazıyla kanadı kırık bir kuş gibi? Sen hiç ayrıldın mı sevdiklerinden, İhanetin hançeri saplandı mı kalbine ? Kimsesiz, güçsüz, ışıksız, soluksuz kaldın mı? Girdaplara dalıp kayboldu mu benliğin? Alıp bastın mı sevdanı tek başına bağrına. Acıları başucuna koyup yattın mı? Nara attın mı çıkıp kahbuslarından. Taradın mı saçlarını mutluluğun. Umutlara sarıldın mı çaresiz? Düştü mü dalından sevda yaprakları? Bıktın mı anılara boş boş sarılmaktan? Yorulup kesildi mi ayakların, diz çöktün mü? Sen hiç nefesini benim için tuttun mu? Unutup, bıraktın mı sevdanı? Bir çölün seraplarını yaktın mı kumunda? Gökyüzüne ışık kırıntıları sızdığında; Gözlerin kamaşarak baktın mı ıslak? Ağladın mı yaralı bir ceylan gibi? Çiçekler gibi sulayıp büyüterek, Bir gün solup, kuruyacağını bilmeden Öldürdün mü içindeki çocuk masumluğunu? Sustun mu dilsiz, deli gibi mahsun? Gelincikler gibi eğildi mi boynun? Sevda fırtınası nedir, bilir misin? İşte esen bilir... Figen ANAR / 16.06.2017 |