kuş masalı...yaşamak bir içimlik şiir ve çok ça sen ölmek ise yutkunulamayan şiir mezarlığı ve çok ça biz… bir zamanlar kuytusunda ormanlar soluyan yeşildik denizlerden göğe uzanacak kadar maviydi ellerimiz gümüşi bir akıntının buğusunda nefes alacak kadar yaşamdık her hücremizle, kırmızın her tonuyla karışmıştık bir kere aşka kim inanırdı ki güneşin bir gün geceye karışacağına hatta gökkuşağının da bir gün renklerini sürgün edeceğine biz sustukça aşka ırmaklarımızda çöreklenen susuz yaz olurdu dillerimiz susadıkça aşka yağmurları gözlerimize değil nadassız tenlerimize ekerdik düşlerimizi gecelerden çalarak değil, sağarak şafaklarımıza içirirdik fırtınalardan geçmek yerine kendimizden geçip sarhoşluğumuza içerdik sarıldıkça içer, içtikçe sarılırdık günahlarımızı yüzdürdüğümüz kadehlere ahh… şimdilerde zifirinde kaybolmuş kırık kanatlı bir kuş masalından öte değiliz ışığımız solgun yüreğimiz vurgun iklimsiz bir yağmur kadar kurak ıslığını terk etmiş bir rüzgar kadar da eksiğiz kendimizden olsun… siz yinede susmayın tanrılar o kadar siyah, o kadar kir, pas varken dünyada neden bulsun ki bizi cepsiz beyaz söyleyin hangi ecel bizi kabul eder ki gözlerimiz hala emanetken gözlerimize… ilhanaşıcıhaziranikibinonyedi… |