hayat merdiveni
De ki; çöle dönmüş gönüllere bir katre nefes gerek
Değil mi ki; ruh dünyası bahar iklimine teşne Gözden yürüyen bir damla, aşkın terennümü demek Sonsuza ayarlı sesle nefeslen, kalp boğulmasın hüzne Yüreğimde sahra var, uçsuz bucaksız kum taneleri İçimizde alevli bir kor, zerresi dokundukça yakıyor Etrafımda dolaşan insanlar var, türlü türlü gayeleri Her taraf yangın yeri ama gözler anlamsızca bakıyor Gözlerde kurumuş yaş pınarı, demir atmışsın dünyaya İstemez misin, bu kurak iklimden kurtulmak için çaba? Sonsuz iklimi de ötelemişsin, gemi bindirmiş karaya Kendimize vefasızlık değil mi? bile bile düşmek girdaba! İşte; insanlık sürecinde beste yapar nağmeler özlem duyar ötelere, ideal aşka kavuşmak için Ama hikmete talip olmayan, yivi silik fareler beslenecek delik arar, dünyalık menfaat için Gülümseyen bir sevgiye selam veren kelebek Raks eder sevgiliye teslim olur, kavuşur Annesinden sevgi bekler, ilgi ister bir bebek Tırmanır hayat merdivenini, kendisiyle buluşur yusuf erdoğan |