gündoğumlarına sus/lar biriktiriyor dudakların..Şiirin hikayesini görmek için tıklayın yokluğunda..
zifir karası g/özlerim gece kadar üst üste ki her gün yeniden sonuna uyanıyorum gördüğüm rüyanın sen.. acemi bir rüzgar kendi savrulmuşluğunda uçmaya çalışan ikimiz ise; nede çok kelime kendimize aşkı öğretenime öğretmenime.. (...) Bir kadını izliyorum şimdi.. yarı açık unutulmuş kapıların çıplaklığında topuklarından, gömleğine ve saçının her bir teline asılıyor gözlerim ki çözüp/yırtıp ve kırıp tokatlar bulurken kendimi silip tüm makyajlarını ve gülüp/ağlayıp/dokunup unutacağım darbe yapmışçasına derinlerime boğulmak bu olsa gerek/suda.. kifayetsiz/görkemsiz sonuçların arifesinde yazılmamış çehrelerin atlasında, sana çoğalarak azalarak sana.. sana/senler biriktirdim harf harf. biliyorum.. ukala bir sessizlik var soluğunda ki derin dip notlarından artmış arsız/astarsız kelimelerini tekrarlıyor iç/sel seslerin.. ya g-özlerin.. adresi belli olmayan sokaklar kadar ıssız ve tenha. gündoğumlarına sus/lar biriktiriyor dudakların bir şehir yaratmıyor değil mi bakışların. biliyorum balkonunda ölü papatya cesetleri ve martıların günlük yaşama telaşları sana baharı getirir gibi yürek gölgemi dayıyorum sınırlarına ki unut/ma; sonucu asla belli olmayan istilalar böyle başlar. neyse neyse her neyse.. ve bil ki sevgili; dağınık, kırgın ve yorgun bakışlarımı onarmak mümkün değil erken kalktığın rüyalarda ki tabirede gerek yok üç vakte kadar. loş bir mutfak karanlık bir salon ve aç kalmış kuşlar. eteklerinden tutup bacaklarına sürtüyorum kedi gibi bu olsa gerek tırmanış/ağrı ve yüksekTEN ki aklımı rüzgarın serinliğine bıraktığımdan zamanlarda iknada olamıyorum bağışla tarifi imkansız kalabalıklar bul şimdi ve çıkıp omuzlarıma/sarnıçsız derinlerine atlarken sen kaya kadar sert sus bana en çok bana doğmamış bebeklerinin katili olduğum için.. (...) |