ÖZGÜR İNSANLIKSeni aradık nasıl Ey özgür insanlık, Yaşatırdık seni Her kan akan damarlarında, Alın teri damlalarında, Gözyaşı yağmurlarında, Her yürekte, atan kalpte, Çalışan ellerde, suskun dillerde, Acılarımızda, sevinçlerimizde, Duygu, düşüncelerimizde Ve türkülerimizde... Kavuşmak isterdik sana Mavi göğün gözbebeklerinde, Ak bulutların dumanında, Güneşli yollarda, kuytu sokaklarda, karanlığın ılık gecelerinde, Gündüzün aydınlık dişlerinde, Yankılanan sessizliğin seslerinde Ozanların, şairlerin dizelerinde, Her yazılı okunmayan sözcükte... Tüm hayat boyu Biz sana vurgunduk Ey özgürlük, Ey insanlık! Eskiden biz ikimiz Yerle gök gibiydik; Birimizin üstüne gölge düşse, Öbürümüz kararırdı. Birimizin havası kapansa, Her şey gökkuşağıyla renklenirdi. Eskiden biz ikimiz, Ocakta yanan odun gibiydik: Birbirinden ayrılınca sönüveren, Birbiriyle birleşince tutuşan. Ama özgür insanlık, Ne de çabuk savaşan düşmana dönüşüverdi. Herkes insanlık üzerine toprak atıyor. Bense, yıldızlarla bezenmiş, Gökyüzü atıyorum. Özgürlük ağacı altında, Sıcaktan bunalan Birkaç ağustosböceği serinlerdi. Eskiden iyi yürekli insanlar, Kötülüğü sınırlara hapsederdi. Çünkü; İnsanlık, özgürlüğü çok severdi... Figen ANAR / 28.05.2017 |
HASAN ÇAPRAZ tarafından 5/31/2017 11:40:22 AM zamanında düzenlenmiştir.