GÜZ ŞARKISI
“Başkalarının bilmediğini bir tek sen biliyorsan yandın! Benim gibi yapayalnız kalırsın. İçin için çürür, ama ölemezsin... Çünkü hiç yorulmazsın.” (Sema Kaygusuz, Esir Sözler Kuyusu başlıklı öyküden)
--- kül yüzüne ne yağmurlar yakıştırdığım melâl bulduğum, lâl olduğum, helâl solduğum içimin yangınlarını tutuşturan zümrüdüanka ey fay hatları kalbimin zincirlerinden boşanmış bir lodosun uğultusunda buluşalım seninle isyankârlık alfâbesine hüzünkeş harfler ekleyelim tekinsiz bir sultanahmet ikindisinde allahtan alacaklı insanlarla dertleşelim astığı astık, kestiği kestik adamlarla dövüşe-sövüşe kekeme bir zamanın koynunda semirirken güz atlar ve bulutlar ve çocuklar, köçekler kötücüllükleri iterken yaşamaklardan bir bir deniz eskisi çırpınışlar üşüşür senin kalbine burukluklarla bezenmiş mahzurlu güzellikler bak, ben senin kalbine milimi milimine ergittiğim bu şiiri devrediyorum orostopolluklar oradayken hazır ve nâzır ve hiç kimsenin gözyaşı kimseninkine değmezken susma öyleyse, susmanın sırası değil (*): ŞiirceDergi, Şubat 1991, Sayı 2 |
kekeme bir zamanın koynunda semirirken güz
atlar ve bulutlar ve çocuklar, köçekler
kötücüllükleri iterken yaşamaklardan bir bir
deniz eskisi çırpınışlar üşüşür senin kalbine
burukluklarla bezenmiş mahzurlu güzellikler
şiirin bu bölümünü özelikle beğendim
Şiir asla tekrar değil.herkesin duyduğu hatta yazdığını yeniden yenileyerek yazabilmek başarı bu kalıcılık bu
beğendim çalışmanızı
kutlarım