KAYIP, IRAK İKİ ÖZNE...
Efil efil yalnızlığın miadı dolmuş bir ömür tadında
Çarpan yürekte kalburüstü cümlelerin seyrinde Kaybolmayı maharet bildiğim… Yoksunluğun kıtasındayım, Noksan yarınları da hicret bildiğim: Sakıncalı aşkların göbeğini kesti Tanrı madem; Yalıtılmışlığın haznesinde Sanır mısın ki Kurak ve bakir cümleyim; Dengine rast gelmekse Hangi uzvumu beyan etsem şeytana? Hangi şarkıyı rahmet bilsem de Görünmezliğin şeceresinde Yalnız bir imgeye rast gelsem gecenin körü? Eşleştiğim önyargıları istiflerken insan ırkı, Kayıp sarkacın da ibresine monte ettiğim Nemli gözlerime inen perdeyi çekse melekler; Çekim gücündeyim aşkın yine Benliğin aş(k)ına doyamadığım, Doysam da boğulmalarına yenik düştüğüm Evrenin hazanında, Kara lalelerin bağrında külfet bildiğim Matemlerimin kim bilir kaçıncı dalyası? Ben ki beni bana yakın tutan, Sen ki ahkâmlarınla bağrımı delip geçen o şimşek, Biz ki senli benli cümlelerin yoksunluğunda Kayıp iki ırak özne Densiz bir kelamda seğirten hangi mecazi tınıyı Resmetmeli de Tanrı, Gıyabında susların sese dönüştüğü; Seslerin yoğa, Varlıkların hicaba, Sanrıların da sancıya. Ölüme gebe bir sır kadar gizemin karasıyım Sair her lehçede ayrıştırıldığım ne çok zümre; Ne çok yalan, tınısında aşka kara çalan; Ne çok aşk yine Tanrı’yı yok sayan aşkın yüzü suyu hürmetine Düşmüşken bir deli sevdaya… Hey, sen insanoğlu; Küpeştesinde ömrün çok olmadı mı tanıklığın Kötüye ve nefrete? Bir de sevmeyi denesen ama önce Rabbini Bir de kaybolmalarını marifet sandığın Bozuk para misali yorgun düşlerin, düşüşlerin; Kanıksadığım ölümlü güncende İçten pazarlıklı cümlelerin cürüm yüklü ihanetine de Dur desen; Hani olur da gelirsin insafa, Görmez misin ben de sizden biriyim. |
Kalemin susmasın
__________________________________Selamlar