KUL/YABANİ
Kul/yabani
Kul yabani Eridi dilim, ayakta tut gözlerini Garip bir rejimin ayak seslerinde hâlbuki Aşinayım, tek numune insin göklerden, ruhsar Berk vurup terk etsin mukaddesimi Yalnız ve yalnızca şikâyetime gömün hüznü Geçmişine peşkeş çeksin ihtilalleri Seher yeli vurur harab sanar zihnimi Fikrim makber Yüreğim mah/şerdir oysa Kul yabani Peyke sade ceset taşır Ruh yükseklerde elbet, bakışın deldiği Altında salıncak kurulmuş bulutlar Üstte kıvılcım yağmuru Durma sakın durma Daha yükseğe yürü Yansın ellerin Kul yabani Akıl satar tüccar misali Başına vuran sefilliğidir gördüğüm Sahi, nerdendir bu ümit, teselli Tesadüf etsin isterim bir cenazeye Çığlıklarına karıştırsın / geceyi Sorsun sessizce Kul yabani İzaha gerek yok hiçbir elemi Şeref fukarası çelme takmış yeryüzüne Tuzlu yaşlara kastı var besbelli Yaslanmış yüreğime dört şehit daha Esmer hüznüme düş/tü kan rengi Kul yabani Arz ettim ya Rab Her daim doğruyu ve güzeli Yazmayı bahşet Abdulkadir AKDEMİR |
İzaha gerek yok hiçbir elemi
Şeref fukarası çelme takmış yeryüzüne
Tuzlu yaşlara kastı var besbelli
Yaslanmış yüreğime dört şehit daha
Esmer hüznüme düş/tü kan rengi
Kul yabani
Arz ettim ya Rab
Her daim doğruyu ve güzeli
Yazmayı bahşet
Günümüzün gerçeği dizelerinizde hayat bulmuş.
Saygıyla kutluyorum.