DUR HELEnereye gidiyorsun sırtında kambur olan geçmişin çığlık çığlık nöbet geçirirken ağzında mutluluk salyaları çenene yapışmış görmedim sanma görmemezlikten geliyorum. umudun gözleri pörtlemiş yerinden gecenin üşüyen elleri benim kayan her yıldızın ömrü bana yüklenmiş sanma gündüzün hasreti de var omuzlarımda bir çocuk saflığı ile yolunu gözlerken kaldırım taşlarında pencerem dayadığım başımı taşımaz kırılır kırılırım yıkılırım tepetaklak hatıraların üzerine. dur hele son bir yol göster cemalini tutuşsun göz bebeklerim açlığına ağlasın bir zaman sonra dön git sonsuzluğa aman kaldırımlar uyanmasın ölüm uykusundan yavaş yavaş sessizce süzül bu caddenin çıkışına yan yana yatmış her evden usul usul bir veda nağmasi yayılsın sokak lambasını altında ki sarhoş son bir kez daha ayılsın şaşırarak. bak hemen buluştuğumuzu masanın ayakları dibinde topuklu bir ayakkabının çiğ taneleri yansıyor yüzüme ıslak toprağın bağrında bir kaç kahkaha hala duruyor tut kollarından kaldır fırlat geçmişin karanlık kollarına ağlamaz korkma göz pınarları kuruyalı uzun zaman oldu mutluluk bahçesinde ki her çiçek uzun zaman önce zaten soldu.. ama ne olur dur hele son bir gurur bakışını fırlat üzerime sonra nasıl geldiysen ışıklı bayram yerine çevirdiğin bu karanlık yürekten ışıklarını da al kaybol biz olamadığımız tütsülü sevdanın üzerinden. üzülmüyorum o boyutu geçeli hanidir sadece sol yanımın hemen kenarında bir kist gibi duruyorsun ufacık bir merhaba bıçak gibi kesecek yayılacaksın her yanıma diye korkuyorum az daha bekle mide bulantılarım son bulduğunda yok olacağına inandığım bir süreçten geçiyorum terlemem ondan adın geçtiğinde. Ayvazım DENİZ |