Hoşça kal aşk...
akşam şarkıları kuşanırdı
narin bir yaz gecesi yangın ağustos nice uçmaklara varırdı sırra kadem basıp ey lüle göçkün aşklar sokağında farıyan kuşlar gülüşü güz şarabı, bakışı temmuz ah çıdam gülü kabaran deniz şarkılar sustu artık adem ufkumuz şimdi uzak hatıraların merhametine sınanıyor bıçkın rüzgârlara kafa tutan güz sen gül, dedimdi bu aşk taşımaz ikimizi bir kalpte koruganlardan geçip gelmiştiniz ve elleriniz bir devrimi kotarmaya teşne dağlar dağlıyordu ve o ezeli giz bir istifham gibi iki büklüm: emreyleyin kulunuz... der/in hoyrat koparmadan lalezarın gül sühanını iki kadeh şaraba bakar dilimize bulaşan sığlık yun arın kederinden kalk gidiyoruz demeden mecburiyet zabitleri akşam trenleri homurdanmadan kampanalar çalmadan kulağımızdaki küpe çiçeklerini, duyunuz: ben bu çılgın süremde sarhoş olmazdım ya dillerin söz eğirdi, gözlerin girdi kanıma çal şimdi müzeyyenden bir hicaz gibi "hoşça kal aşk" diyen güftenizi unutulsun ne varsa sen ben ve deniz... * Köyün Delisi |
günün şiirinde ki yorumunuz dikkatimi çekti yorum okumam genelde
ama uzun olması sanırım ve emek dolu olması dikkatimi çeken
kalemi iyi tutanlar kaleme bir karakter verirler kendi ruhundan kaleme nakşederler
ademe kelimelerin verilmesinin de sırı bu der Arabi, Esmalar Esmalar
isimler ve müsemma olmalar bu kalemin kişiliği var altına başka imza atsa da
Mehmet Binboğa adıyla okudum ben bu kalemi sonra Kuvvaydı sanırım
hafızam yanıltmıyorsa
şiir kaleme has diyecek sözümüz olamaz enfes bir şiir
(hece şiirinize yorum yazmak istemedim
çünkü çok beğendim umarım yanlış anlamazsınız
hoşgörünüze sığınarak aslında beğenmemek demeyelim de çok çok güzel hecelerinizi okudum serbest şiirleriniz okudum yazmadan önce okumanın gücüne inanırım ben önce okumak sonra yazmak diyelim
sanırım sizin kaleminizden böyle bir hece okumak hayal kırıklığı oldu)
affola uzatmadan
şiiri bir kaç daha okuyup sessizce gitmeli
varolun
saygılarımla Değerli Şair