aşk yok artık
Ey aşk son defa çaldım kapını bu gece.Gururumun yanında umudumu da son kez çıkardım gün ışığına. Ben ve karanlığım zarar veremez artık senin mutluluğuna. Hacmini kütlesini,taşını toprağını senin oluşturduğun bütün güzel anılarımı sığdırdım karşılığı olmayan son bir merhabaya.Ve artık olmayacağım hayatının yakın veya en uzağında. Otuz üç yılık bir birikimin sonucunda açığa çıkan ; içerisinde hüzünler,mutluluklar,kalabalık ve yalnızlıklar barındıran,kimi zaman aç kimi zaman açıkta kalan ama hiçbir zaman alçalmayan,üzerine basa basa hatırlatıyorum sana karşı bir gün bile menfaat art niyet barındırmayan bütün sevgi dolu cümlelerimi,hislerimi hayallerimi de beraberinde götürdüğün yeni hayatında sana Rabbimin huzurunda mutluluklar diliyorum. Sen bana hayatın sevilince güzelleşen yanını gösterdin rabbimde sana senin güzelliğini göstersin.Meraklanma bu ilk değildi, Ahmet Arif in hasretinden prangalar eskittigi zamanlarda Kaya Ahmet sarılmıştı şiirine gazeline. Belki gelip geçiciydi bu hisler belkide gelip gitmemeliydi.Simdi yeniden tanıştım bir süredir yalnız kalan yalnızlığımla. Bu yeni yalnızlığa alışmak seni unutmak kadar zor olmayacak meraklanma.Bir ihtimal yerin dolmayacak dolsa bile kimse sen kadar güzel olamayacak.Kafam güzel olacak hava güzel olacak belki ilk defa yiyeceğim bir yemek bugüne kadar yediğim bütün yemeklerden güzel olacak ama yokluğunda hiçbirsey varlığın kadar güzel olamayacak.Aşk tek bir kişiyi varlığında hissederek yokluğunda hayal ederek sevmektir.Hani demiştim ya sana "" Kimi gelip eline dokunuyor farkında olmuyorsun,kimi de yüreğine dokunup gidiyor yerinde duramiyorsun. Birinin kalıpta verdiği mutluluğa tahammül edemezken diğerinin gidisindeki acıya bile tapıyorsun. Çünkü aşk bedenlerin birleşiminden değil duyguların sevişmesinden vücut buluyor. İşte bazıları yalnızlığı bu yüzden kabul ediyor. Bedenine dokunanlar kalmak isterken,yüreğine dokunanlar farkında bile olmadan çekip gidiyor""işte bu o gidiş.Cok fazla hayalim vardı bütününü senin oluşturduğun. Mesela "
Tırnak diplerin ile gözbebeklerin arasında tamamlamak istemistim hayatımı. Hayalin ile özlemin arasında yarım kalmak yoktu hiç hesaplarımda. İsmindeki harfleri tek tek sevip ucu bucağı olmayan sevda sözleri yazmak gibi aptalca hayallerimde vardı aslında. Bir Nisan gecesi tamamı gerçek şakası boka çevrilmiş "Günlerden bir NİSAN olsa,gece yarısı yada sabaha karşı. Hani tam uyku arası sana sarıldığım bir anda telefonum çalsa,bölsen uykumu ve sen bana sarılsan. Yok etsek kırgınlıkları,unutsak geride kalanları. Uyansak bu kabustan kurtulsak bütün mutsuzluklardan,yalnızlıklardan.Ve yeniden başlasak huzurlu bir sabaha.Günlerden bir Nisan olsa,serin ve yalnız bir gecenin buluşsak sabahında .Nisan şakası ama yaşananlar gerçek olsa""dizlerini yazacak kadar safça hayallerdi bunlar.Tabi ki bu kadar değildi,uyanıp aynı Nisanın ikinci sabahına """zordur sevmek,emek ister,sabır ister en önemlisi yürek ister. gün olur peşinden koşarsın nefessiz kalırcasına,gün olur nefes alamazsın sesini duymadığında. Güzeldir sevmek güzel.sesini duyduğunda kulakların,adını andıgında dudakların yüzünü gördüğünde bedenin mutlu olur.Mutluluktur sevmek,huzurdur,nefes alabilmek,yürüyebilmek,düşünebilmektir sevmek.incitmemektir,incinmemektir.Gormezden gelmektir hatalarını,birlikte üzülmektir.Tıpkı birlikte gülebildiğin gibi.Yasamaktir sevmek hiç tanımadığın halde yıllardır taniyormuscasina sevmek""dediğimde olmuştur ara sıra. İçerken de çok şey yazdığım oldu sana,her ne kadar kafam güzel olmasa da senin güzel olduğun zamanlarda.Mesela çok güzel kahve içerdin tabi ben sen gittikten sonra vardım farkına.Ve dedim ki """Halbuki bir fincan kahvenin kırk yıl hatırı kalır derlerdi.Biz kırk fincan kahve içtik bir gün hatırı kalmadı bazılarında"""Tabularımda vardı yıkılması yapılmasından zor olan ve seninle birlikte ortaya çıkan "" vicdanının el verdiği kadar sevmeli insan,elinin değdiği kadar değil""Öfkelendiğim anlarda oldu farkında olmadan ""baz istasyonunun tepesine çıksan da ulastiramazsin sevgini bazılarına. Ya şarjı bitmiştir yada şansın. Oturup bir köşeye sessiz sakin,beklesen yolunu.Hani öyle bir köşe ki şehrin merkezi sokağın başı yolun sonu gibi bir yere.Saate bakmadan,zamana aldırmadan özlesen,özlerken öldüğünü de hissetsen ne vazgeçebiliyorsun özlemekten nede özleye özleye ölmekten. Sesini duyuramıyorsun bazılarına. Bağırsan yel alır duygularını,sessiz kalsan el alır sevdalarıni . Çaresi olmayan Duygu karmaşası gibi birşey bu aşk dedikleri. Doktoru yok,hastasin ona anlami yok,unutmak istiyorsun lakin dur durak bildiği yok. Eczane rafları gibi birşey bu gripini,novalgini,aspirini var bir sevgilini yok."".Ve öfkelenmeye çalışırken sevdalandigimda oldu zaman zaman """Sen yaşadığım en güzel dejavusun ve hergün tekrarlayarak seviyorum seni.Mesela dünde böyle çok sevmiştim seni,hayır hayır yarın daha çok sevmiştim galiba. Tam hatırlayamadım sonbahardan kışa geçiş miydi? On iki bir arası belki de sabaha karşı uyku arası.Giderken düşürdüğün bir kaç anının içinde buldum seni. Parmak izinin kaldığı bir bardak,içerisi kurumuş kahve telvesi dışarısı kırk yıldan az üç ila beş günlük hatır gönül meselesi. Tam unuttum derken hatırlıyorum seni.Ekranda beliren bir film,kulağıma dokunan bir şarkı,elimin boş avuç içlerimin terk edildiğini.. Yokluğunu yaşarken hatırlıyorum seni.Ve seni hatırlarken fark ediyorum kendimi. Birlikte temelini atıp tek başına infilak ettiğin hayallerimizi.Ilk okul birinci sınıftan kalma yarım yamalak bir alfabe.Dini,dili,ırkı olmayan birkaç kelime.Ne türkçe ne farsça nede Latince. Sana olan sevgimi yazdığım alfabe en masum haliyle insanice. Ama gel gör ki sen bırakıp gittin nedensizce"""Yokluğunda çokça konuşup kendi kendime,ara sıra yazmışlığım da olmuştur yaşadığım aptalca hayata"""Merhaba ben; Nasılım diye sormayacagım bana özlediğin falan hiç umrumda değil.Havanın soğukluğu duygularının yoğunluğu yada özlediğinin yokluğu hiç umrumda değil. Oda da umrumda değil.Televizyon önündeki çoraplar,koltukla bütünleşmiş tişört ve tavandaki hayallerin hiç biri umurumda değil.Mutfak gibiyim bu gece nereye elimi atsam küf tutmuş duygular bayatlamis yalnızlıklar geliyor elime.Elim de Umrumda değil ve hatta umrumda umrumda değil bu gece.Farkinda mısın yine gereksiz sevimsiz bir yalnızlık var bütün hücrelerimde. Bugün saç tellerimle konuşurken farkına vardım saç tellerimle konuşabildigim gerçeğine.Ne çok özledin bugün yine, olmayacak ne çok dua ettin yine. Bütün umutlarını öldürdü yine gece.Gelirken boş gelmiyor bu kahrolası gece. Önce karanlığı getiriyor sonra umutlarını götürüyor yerine hayallerini getiriyor.Yetmezmis gibi kalabalığı götürüp acımasız yalnızlığı getiriyor dibine tükürdüğüm gece.Sahi bugün haberleri olmadan ne çok özledin sevdiklerini,bilmem kaç defa baktın resimlerine.Sonra aşık oldun gün içinde günden uzak bi yerlerde. Yürürken yol oldun sevdiklerine giden,oturduğunda yalan oldum kendime gelen. Aşk tan çok bahsettim içten içe. Küfürlerde ettim,aşka değil aşkı piç edenlere. Bir kıyamadım sevdiklerime birde bırakıp giden sevgiliye. Ne tuhaf değil mi hep en çok değer verdiklerimden uzağım. Aşkta da böyle. Hissiyatı olmayan birliktelikler yaşayıp aynı yatağı paylaştıklarım kalmak isterken canımı paylaşıp can saydığım en geride. Aptallık mi adamlık mi kararını veremedim kendi içimde. Nedensizce bırakıp gideni milyonlarca neden bulup her gün deli gibi sevmeye. Saçmalama Tabiki her insan tanımadığı çokça kişiyi sevebilir.Onlarla gülüp beraber ağlayabilir. Ama tek bir kişiye aşık olur,yanındayken nefes yokluğunda ölüm olur. Aptallık her önüne gelene aşık olup hayal kuranın,adamlık ise tek bir kişiye sevdalanip hayat kuranın yaşadığı yaşam biçimidir. Belki de bu yüzden yalnızım;aptallar gibi her önüme gelip koynuma girenle hayal kuramayacak kadar beceriksiz,adam gibi sevip terk edilecek talihsiz.Neyse sevgili ben yatalım hiç birşey olmazsa sabah olur.Her gün yeni umutlar getirir unutma""""Ben seni yazarak sevdim ve seni sevdikçe yazdım.Simdi Hoş ve hocsakalabilirsin. |
Haz alarak beğendim…
Kutlarım…
……......................................Saygı ve Selamlar...